Gizli tutanak!
Şükür görüştürene yahu, gelin bi öpeyim sizi şöyle! Özlemişim vallahi... Bekir, sen şöyle yakınıma gel çocuğum; Ali’yle yer değiştirin. Efgan nerede? Ha! Sesim geliyor değil mi masanın öteki ucuna? Güzel... Eh başlayalım öyleyse!
Bi defa arkadaşlar, hoşsunuz güzelsiniz ama genel performansınızı hiç yeterli bulmadığımı bilmenizi isterim. Bakınız, saraydaki bu toplantımız bile bir takım mırın-kırınlara yol açtı. Yoo, estağfurullah filan demeyin bana, biliyorum ben kimin kapalı kapılar ardında neler konuştuğunu, kimin bazı şeysileri ağırdan aldığını... Haberiniz olsun dersini iyi çalışmayana, kaytarana acımam, basarım çift tabanı anında! Bazılarınız paralel yapıyla mücadeleyi hafife alıyor; yeterli delil yok felan-filan diye söylem bazında ipe un seriyor. Bu işin şakası yok; kelle koltuktadır. Onaltı savaşçı sembolünün anlamı budur. Bazılarınız yere kalem düşürme numarasıyla gözünü kaçırıyor ama bu yeni Türkiye yolunda kaderimiz beraberdir. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik işin. Kanun lâzımsa yaparız, bir sürü saçma-sapan şey yaptık zaten; kanun yetmezse cüretkâr olacağız! Efğan’dan örnek alın! Niçin; bu bir medeniyyet davasıdır, çağ kapatıp çağ açma davasıdır. Gruptan bir arkadaşın belagatle ifade ettiği gibi 90 yıllık parantezi kapatma olayıdır, ki kendisini çok takdir ettim, aferin –kaydedin bir kenara seçimde değerlendirelim yeniden- yazıyor musun Ahmet?
Çözüm süreciyle ilgili olarak bazı bakan arkadaşların ‘şudur-budur’ diye ileri-geri konuştuklarını duyuyorum; gayet açık net söylüyorum; kimse üstüne vazife olmayan işlere karışmasın, bıdı-bıdı sevmem! Bir şekilde bir şeyler yapacağız. Size düşen paralel yapıyla ölümüne mücadele etmek, gerisi sizi ilgilendirmez! Ben bakanlık işlerini takib ettiriyorum gün be gün.
Bakın çok kızdım ve hâlâ öfkeliyim; topunuz bir olup şu bankayı çökertemediniz be, içimde ukdedir. Birkaç kere ben ağır konuştum haklarında; sizden çıt yok maşallah!.. Açık konuşuyorum, gerekirse suç işleyeceksiniz, sorumlusu benim; işte bankacılıkla ilgili ceza maddelerini değiştiriyoruz. Korkmaya mahal yok.
Bu KPSS’den de şikâyetler geliyor; arkadaşlar başarılı olamıyormuş memuriyete geçmek için... Yav basit bir meseleyi yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. İstisnai memuriyet zırt-pırt kullanılır mı, bakın uyandırdınız muhalefeti bile... Not alın, hem bu düzen devam edecek, hem de bizim arkadaşlar çatır çatır başarılı olacaklar bu sınavda. Mazeret istemem duyuyor musun Nabi Hoca, ipe un sermek yok? Biz burada medeniyyet kuruyoruz, bizim insanımız bir de ders mi çalışsın? Halledin hemen, not alın...
Bu Avrupa Parlamentosu olayı iyi olmadı. Paris’e de gittin ama hava. Herifler dayadı burnumuza kınama kararını. Çok mu umurumda; değil ama Ahmetçiğim, sende eksik olan şey hava anlıyor musun? Beni de böyle eziklemeye çalıştılar o platformlarda, n’aaptım, ezilmedim. Tamam, beni taklide çalışıyorsun ama olmuyor. Niçin biliyor musun; tarzın yok tarzın!
Neyse üzülme o kadar... Seni üzmek için söylemedim; hoppalaa, metin ol yahu! Siyaset sert spordur, duyguları karıştırmayalım bi defa... Bülent Bey senin mendilin eksik olmaz, bir mendil verelim arkadaşa.
Seçime kaç ay kaldı, hâlâ ekonomik dengeler, câri açık bilmem ne... Yatırım istiyorum tamam mı; para basacağız piyasalara para! Açın şu muslukları; bana finans nutku çekmeyin; ben o işin mektebinde okumuşum. Son defa ikaz ediyorum, çok fena yaparım para vanasını kapatanı. Burada hükümetçilik oynamıyoruz biz...
Eveet işte toplantı da bitti. Yararlı bir fikir alışverişi oldu. Bülent Bey, basına bir şeyler yakıştırır artık. Yav ne iyi ettiniz de geldiniz be... [email protected]