Geretsler artsın eksilmesin!

Futbol yorumcularının peynir-ekmek ister gibi takımlara transfer tavsiye etmesi çok eğlenceli doğrusu. Öyle ucuz tavsiyeler değil, en azından iki milyon Euro'luk siparişler. "Sol kanada mutlaka kaliteli bir yabancı alınması şart" diyorlar. Bu kesin reçete karşısında "Yerli olsa kurtarmaz mı?" diye soracak cesaret kalmıyor insanda. İlle de yabancı olacak!

Niçin ille de yabancı? Niçin bütün oyuncuları yerlilerden müteşekkil bir futbol takımımız yok? Ayıp mı, günah mı, imkânsız mı, ne?

Anladık futbol profesyonelliğin de ötesinde çok parayla dönen bir endüstri şeklini aldı; ama benim aklım altı yabancı kontenjanını doldurmadan gönlü rahat etmeyen futbol yöneticilerinin ve teknik adamların kaytarmacılığını anlamaya yetmiyor. Meselâ ikinci lige çıkan çiçeği burnunda bir takım, altı yabancıyı transfer ettikten sonra kalanını yerlilerle ikame etmeye yönelmekte. Yerli oyuncular yetersiz ise, bunları yetiştirmek teknik adamların işi değil mi? Belli ki bu konuda mantıkları başka türlü çalışıyor: "Ben kalifiye bir aşçıyım, bahçevanlık yapmam, tarlayla bostanla uğraşmam; malzemenin en iyisi gelir önüme; ben ancak öyle yemek pişiririm" diye düşünüyorlar galiba; belki de bir futbolcuya vuruş tekniği, topsuz oyun kabilinden temel teknikler öğretmek arlarına gidiyor. Eğer işleri hazır malzemeyle taktik kurmak ise, bu işi doğru dürüst kotarabileni ben pek görmedim. Takımlarımızın Avrupalı rakipleriyle yaptıkları müsabakalarda ortaya çıkan gerçek, bana göre ilk planda teknik adam yetersizliğidir. Teknik adamlarımızın imkânları yetersiz değil, zihni yapıları yetersiz. Futbol endüstrisi içinde şöhret olup, kendi piyasalarınca bir "asgari ücret" temeli tutturduktan sonra futbol basınında yazıp-çizen üç-beş kalemin söylediğinden fazlası hayalhânelerine girmiyor. Daracık, küçücük bir dünyaları var ve bu dünyada kimse çıkıp "kral çıplak" diyemiyor nedense? Birbirlerini övüp yücelterek piyasalarını devam ettirmeye bakıyorlar. İçlerinde futbol düşünen, futbol yaşayan ve kendi futbol bilgisini çoğaltıp katlayan görmüyorum.

Futbolcu dediğin yaşı 20 ile 30 arasında değişen genç adamlar; o yaşta bir gencin her zaman öğrenecek şeylere ihtiyacı vardır. Birinci lig takımlarında top oynayan bazı futbolculara bakıyorum, temel tekniklerinde mühim eksikler var. Bunların başında bir teknik adam yok mudur? Adam şut atmayı bilmiyor, topu durdurmayı, topsuz oyun oynamayı, kademeye girmeyi, orta yapmayı bilmiyor ve işin garibi o eksiklerle transfer üstüne transfer yaparak ayakta kalabiliyor. İsim zikredip örnek versem "sahi yahu" diyeceksiniz. Büyük takım oyuncusu bunlar üstelik. Demek ki bunlar teknik adamlar tarafından yeterince ilgi görmüyor, yetiştirilmiyor; futbol kabiliyetleri bir üst seviyeye sıçramıyor. Aynı takımda oynarken futbolunu şaşırtıcı derecede geliştiren kaç oyuncu sayabilirsiniz? Bu eksiği futbolcu hissetmeyebilir; ama teknik adam görmeli ve onun kabiliyetlerini yeniden yoğurmalıdır.

Tugay Kerimoğlu'nu hatırlayınız; Türkiye'de iken futbolunun üstüne bir gram koymadı; İngiltere'ye gittikten sonra seyrine doyulmaz bir orta saha oyuncusu haline geldi; bence bu örnek yeterince mânidardır. Demek ki; bir teknik adam Tugay'ı ele aldı ve onun futbol kalitesini bir üst seviyeye terfi ettirdi. Bu işi, görebildiğim kadarıyla Türkiye'de el'an sadece Gerets yapabiliyor. Mevcut oyuncuları kazanmak ve onlardan tam randıman almak konusunda bu adamın birkaç aylık gayreti, bana göre tam da "ezber bozmak" cümlesindendir. İnşallah "ille de transfer çetesi" onu da ifsad etmez de bir yıla kalmadan Gerets'in, bizim futbol piyasasının ağzıyla konuşmaya başladığını görmeyiz.

Gerets kaybolmasın, sayıları artsın ki kerametleri kendilerinden menkul havalı futbol üfürükçülerinin piyasası kırılsın artık.


Kaynak (Arşiv)