Fişi prizden çekiyorsun vee...
Garip alâmetler bunlar; Delikanlı Mükremin eskiden de tam bir mahalle kopuğu, işsiz"güçsüz bir serseriydi ama şirin bir tarafı da yok değildi hani. Yeni dönemde nereden ilham aldı bilinmez, dizilerde daha "çağcıl" temalar, daha "evrensel" unsurlara temas etmeye başladı. Geçenlerde baktım, babasının ölümü üzerine gülmeyi unutan anasını eğlendirmek için onu gece kulübüne götürmeye kalkışıyor. Anadolu'da hep öyle olur zaten; üzerimize gam kasavet çöktüğünde efkâr dağıtmak için cumhur cemaat gece kulübüne gider, def"i gam eyleriz. Tamam gitsinler lâkin lümpenlikten küçük burjuvalığa terfi imtihanlarında boncuk boncuk ter döken Mükremin'de nerede o kadar para? Ha, mahallenin yeni sâkinlerinden tatlı mı tatlı bir adam var; aksesuarından, giyiminden, mimiklerinden ve ses tonundan ötürü cinsî kimliğinin hayli tartışmalı olduğunu ayan"beyan gördüğümüz bu şahıs, neticede Mükremin'in bu son derece insânî arzusunu tahakkuk ettirmesine yardımcı oluyor ve gazinonun assolistine gizliden rica ederek kulüpte bedava eğlenmelerini sağlıyor.
Âlicenaplık budur işte ne sandınızdı; "şöyle böyle" diye insâni vasıflardan hepten istifa etmedi ya bu adam! Mahallede başka tipler de peyda oluverdi yeni dönemde. Bu bir hanım; evvela ne olduğunu pek çıkaramadıktı ama Bakkal yamağı Tirbişon bey'le vakî mükâlemelerinde, "genellikle sabahları kendi yatağımda uyanmam canım" deyince jeton düşüverdi. O da pek halim"selim bir tip zaten. Sabahları hangi yatakta uyandığı ise herkesin şahsi hayatı düpedüz. Bize ne?
Ne yani, toplumumuzda böyle insanlar yok mu? Elbette var; öyle ise çoluk"çocuk milletin televizyon izlediği saatlerde "aile dizileri"nde de yer almalı değil midir ayol? Üstelik artık "şöyle"böyle" tipler, televizyonların haber saatlerinde bile her gün arz"ı endam ederek, üç şıklı cinsiyet sorgusunda üçüncü haneyi işaretleyen makûlenin sıradanlaşmasına hizmet etmiyorlar mı? Sıradanlık, menfi niteleme değil
burada; daha doğrusu tabiilik demeliydik. Dizinin yazarı da zâhir böyle düşünmemizi istiyor olsa gerek: "Tabii şeyler bunlar azizim, onlar da insan!" Onlar da insan tabii; eğlence sektörünün vazgeçilmez tiplerini onlar oluşturuyor. Hele orta direğe mensup ev hanımları bayılıyor bu insanlara; kendilerinden bir şey mi buluyorlar, "bunlar nâmahrem bile sayılmaz kardeş" diye mi düşünüyorlar bilmem. "Haydi kızlar göbek atalım" deyince eşarplı, hatta başörtülü hanımlar bile başlıyorlar kamera önünde gerdan büküp omuz titretmeye. Küçümsemiyoruz hâşâ; ne şairler çıkıyor bu camiadan, ne romancılar, ne müzisyenler, şarkıcı, sunucu derseniz gırla, gazetecisi var, yazarı var, tiyatrocusu var. Müslüm Baba son albümünde bize sesleniyor olsa gerek, "alışmalısın, dayanmalısın". Alışacağız, dayanacağız çare yok Müslüm Baba: İnsanlık üçüncü cinsi keşfetti çünkü.
Aile dizilerinde pek garip şeyler oluyor; sanki birileri oturup toplum mühendisliği projesi sokuşturuyor dizi repliklerine: İçki? "İki tek atarız değil mi bu akşam; şöyle bir çilingir sofrası, ooh". "İçki alır mıydın?" Teşekkür ederim, benim için henüz erken!" Ee, prensip başka şey tabii; için ama adam gibi için "meşazı" bunlar. Mini etek? Son derece tabii bir giyim tarzı, adam eşinin mini etek giymesine öfkelenen arkadaşına diyor ki, "Bizim hanım da mini etek giyiyor, sen ona başka gözle mi bakıyorsun". El cevap, "yoo". Ee, öyleyse!..
Televole filan değil bunlar; aile dizisi: Kanun çıkarmaya, höt"zöt etmeye hâcet yok artık. Dayayacaksın bunlara on"onbeş aile dizisi, bakınız nasıl çağdaşlaşıyorlar!..
Gazetelerde marjinal tecrübelerini sıradan şeyler gibi anlatan yeni kuşak gazeteci "kadın" yazarlara aldırış ettiğim yok; müşterisi okur, ayılır bayılır lâkin televizyon başka; "kapatırsın düğmesini kardeşim, kimsenin zorladığı yok ki seni" lâfları ekşidi çoktandır; herkes seyrediyor kardeşim, herkes seyrediyor.
Adam gibi televizyonculuğun son kalesi de "trend"i yakaladı nihayet. Geçenlerde haber saatinde Meksikalı bir manyağın, çocukların üstüne kamyon sürmesini ayan âşikâre gösterince bastım kalayı. Sululuk, ucuzluk, duygu sömürüsü nâmına diğer kanallarda ne varsa bunlarda aynısı mevcut. Mantık şu, "onu seyredeceğine beni seyret; aynı güzellikler bende de var!"
Halbuki sen eskiden güzeldin kardeşim; şimdi değilsin. Reklâm gelirleriyle belini doğrultmuş olabilirsin ama biz böyle olacağına ölmeni tercih ederdik. Bekâra karı boşamak kolay diyorsunuz değil mi? Öyle olsun, yakında televolenizi de görürüz bu gidişle.
Özgür ve Bilge dergisi "televizyonu kapat, yaşamana bak" kampanyası başlatmış; tutmaz ama fikir harika. Televizyonun fişini prizinden çekiyorsun vee...