Düzelti-yorum
Pazartesi günü yayınlanan "Geçiyoruz, geçmiyoruz" başlıklı yazıyı şöyle tamamlamıştım: "Taner Akçam, gizli meclis zabıtlarını TBMM neşriyatından daha sağlıklı bir kaynaktan okudu ise biz de bilmek isteriz; yoksa müfteri durumunda kalacaktır ve hakiki 'shameful fact' budur!"
Aynı gün Sabah gazetesi Taner Akçam'ın ABD'de yayınlanan kitabı hakkında bir haber daha yaptı; bu haberin bizi ilgilendiren kısmında İÜ Öğretim Görevlisi Mehmet Perinçek, Akçam'ı "Atatürk'ün sözlerini aradan bir cümle çekerek çarpıtmakla" suçluyor ve Mustafa Kemal Paşa'ya izafe edilen "bir utanç eylemi" ibâresinin, Kaynak Yayınları arasında basılan Atatürk'ün Bütün Eserleri serisinin 8'inci cildinde yer aldığını söylüyor.
Bir şey anlamadığınızdan eminim; öyleyse konuyu başından ele alıyoruz.
Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da TBMM'nin açıldığı günün ertesinde, yani 24 Nisan 1920 günü Meclis'te üç defa söz alarak uzun konuşmalar yapıyor. İlk (ve açık) celsede yaptığı konuşma Mütareke'den Meclis'in açılmasına kadar geçen zaman zarfında cereyan eden siyasi olaylar hakkındadır; Paşa bu konuşmasında Padişah tarafından görevlendirilmesinden itibaren Samsun, Havza, Sivas, Erzurum, yeniden Sivas ve Ankara güzergâhındaki siyasi ve askeri faaliyetlerini izah ederek Milli Mücadele'yi nasıl meşru bir zemine oturtmaya gayret ettiğinin hesabını veriyor. Kuşluk vakti sularında verilen arayı müteakiben ikinci celseye geçiliyor, M. Kemal Paşa aynı konuya devam ettikten sonra öğle yemeği fasılası veriliyor. Meclis, saat üçte yeniden toplanararak üçüncü celseye geçiyor. Bu celse de açık surette icra ediliyor. Taner Akçam'ın M. Kemal Paşa'dan alıntı yaptığı meşhur pasaj, işte bu açık celsede söylenmiştir; aynen şöyle:
"İkinci teklif ki (İtilaf devletleri tarafından Osmanlı Hükümeti'ne yapılan tekliften söz edilmektedir) memleket dahilinde katliam yapılmaması. Ermenilere karşı bu gayri varit idi. Memleketimiz hepimizce malumdur. Hangi kıtasında Ermenilere karşı katliam yapılmıştır veya yapılmaktadır? Harb-i Umumi'nin başlangıç safhalarından bahsetmek istemem ve zaten İtilaf devletlerinin de bahsettikleri, bittabii maziye ait fazahat değildir. Bugün memleketimizde bu gibi faciaların icra edildiğini iddia ederek bundan vazgeçmenizi talep ediyorlardı..." (Atatürk'ün bütün eserleri, Kaynak Yayınları, Cilt 8. s. 64)
M. Kemal Paşa'nın bu konuşmasından sonra Meclis'te "Hükümet teşkilatı hakkında teklif" maddesi tartışılıyor ve dikkat, daha sonra Meclis gizli celseye geçiyor. M. Kemal Paşa yine kürsüdedir ve "dahili ahval hakkında" açıklamalarda bulunuyor. O gün Meclis'in son faaliyeti, M. Kemal Paşa'nın meclis başkanlığına seçilmesi ve akabinde yaptığı teşekkür konuşmasıdır.
Taner Akçam, gazete haberinde M. Kemal Paşa'nın gizli celsede "fazahat" kelimesini sarfettiğini ileri sürmüştü. Bu bilgiyi doğru kabul ederek ben de gizli celse zabıtlarını taradım ve o anlama en çok yaklaşması muhtemel ibareyi sizler için iktibas ettim. Halbuki içinde "fazahat" geçen cümle, gizli celseden bir önceki açık celsede söylenmiştir. Akçam'ın verdiği hatalı referans, beni ve dolayısıyla sizleri de kısmen yanıltmış oldu.
Gelelim meselenin can damarına. M. Kemal Paşa, Akçam'ın ileri sürdüğü gibi, o dönem Osmanlı Hükümeti'nin "utanç verici eylem" yaptığını söylemekte midir?
Gizli ve açık bütün celse zabıtlarını okudum. M. Kemal, gün boyunca yaptığı muhtelif konuşmalarda Ermeni meselesine defalarca değiniyor ve mezalim iddialarını reddediyor; ne var ki, 70 küsur sayfalık konuşma metni içinden cımbızla çekilen yukardaki alıntıyı gözönüne alıp, onu sadece kendi bağlamı içinde değerlendirirsek, "mâziye ait fazahat" tâbiriyle M. Kemal Paşa'nın zımnî bir kabulde bulunduğunu söylemek mümkün olabilir fakat bu zımni kabul, genel çerçeve ile bağdaşmıyor.
Pazartesi günkü yazıyı okuyanlar arasında yanılttıklarım varsa, onlardan özür dilerim. Yanıltıldım ve kısmen yanıldım; ancak bugün size daha doğru bilgi verdiğim için müsterihim.