Dikkat! Bu bir ticari reklamdır
Emanname dergisinden haberiniz var mıdır bilmem; dört aylık bir dergi. Gazete bayilerinde satılıp satılmadığını da bilmiyorum. Bir "seyahat ve kültür"dergisi. Epeydir moda oldu ya; beşyüz abone bulabileceğini kestirseler, büyük yayın holdingleri gözünün yaşına bakmadan golf veya puro kültürü dergisi bile çıkaracak ölçüde ihtisas dergiciliğine teşne hale geldiler ve bu meyanda elbette seyahat hakkında yayınlanan başka dergiler de yok değil.
Ama Emanname başka; Emanname, nasıl ifade edilir bilemiyorum gönlümüzün coğrafyasında gezinen, tarihimizin şehirlerine seyyah yazılan, rüyasını gördüğümüz beldelerin hikâyesini anlatan bir dergi. Dört aylık aralıkla yayınlandığına göre dergicilikten para kazanmayı gözden çıkarmış kişiler tarafından bir "gönül projesi" olarak ele alındığı da belli. Osmanlı coğrafyasına düzenlediği gezilerle ihtisaslaşan Eman Turizm Şirketi'nin yöneticileri arasında, kazandıkları parayı böyle güzel ve hayırlı projelere harcamayı göze almış birkaç deligöz ortağın varlığından şüphe etmiyorum.
Dergi henüz üçüncü sayısında; ikinci sayısının kapak konusu Kırım'dı; sayfaları çevirdikçe o güne kadar hiç aklıma gelmediği halde Kırım'a gidip gezmek arzusu, burun kemiğini sızlatacak bir hasret raddelerine vardı. Fotoğrafların hepsi de usta idi; kimbilir kaç yüz karenin içinden itina ile seçilmiş müthiş fotoğraflar. Yazılar ise birbirinden itinalı; sayınız ki edebiyat dergisi. Üçüncü sayısının kapağında ise bir başka dağı derûn: Halk tâbiriyle "Kara Donlu Beytullah". Bugüne kadar hac yolculuğunu resim ve yazılarla bu derece iyi tafsil eden bir başka neşir görmedim dersem mübalağa etmediğimi anlayınız. Hemen ilk sayfalarda Haremi Şerif'ten bir gece namazı manzarası ki seyrinin lezzetini görenler bilir; hasretlisi hisseder. Esasen bugün "Kâbeyi özlemek" konulu bir yazı kaleme alacaktım ama iki sayfaya yayılan o "gönülçelen" fotoğrafın ayrıntılarına dalınca bir başka âleme düşmüş gibi oldum ve bu güzellikleri sergileyen dergi ön plana çıktı.
Mustafa Küçükaşçı, "Kâ'be'nin tarihi ve anlamı"nı yazmış; müteakip sayfada Mekke topoğrafyasını çok iyi aksettiren çarpıcı bir fotoğraf. Erhan Afyoncu'dan "Osmanlılar döneminde hac", Nazif Gürdoğan'dan "Kutsal geleneğin kutlu şehirleri" yazıları. Ardından değerli musikişinasımız Ahmet Özhan'la yapılmış çok güzel bir röportaj, ardından röportaj sanatında mektepleşmiş gazeteci Nuriye Akman'la bir başka güzel röportaj daha (Nuriye Akman'ı hac kıyafetleri içinde gösteren resimler çok sevimli, bayıldım). Bitmedi, sırada derginin yayın koordinatörü sevgili Haluk Dursun dostumun Van'ın Bahçesaray gezisi intibaları yer alıyor ki medhetmeyi gereksiz sayıyorum. Ardından Erhan Başyurt'un Kahire izlenimleri, ardından Mustafa Saraç'ın Dubai gezisi, Necla Polat'ın kaleminden "Renklerin anavatanı Hindistan", Mustafa Miyasoğlu'ndan "Tac Mahal", meşhur gezginimiz Orhan Kural hocadan "Bangkok" ve "Singapur". En sonda ise gezdiği her şehirde bir akrabalık münasebeti bulan usta gazeteci Cengiz Çandar'la sohbet. Nasıl ama?
"İyi anlatıyorsun, güzel ama biz bu dergiyi nereden bulup bu güzelliği paylaşacağız ki" diye şekva ettiğinizi duyuyorum. Doğru, bu dergi satışa sunulmuyor ama yazının sonunda nasıl elde edebileceğinize dair birkaç ipucu vereceğim. Bana kalırsa bu dergi, bir şekilde fiyatlandırılarak meraklısının eline ulaştırılabilmeli. Şirketin kültür hizmeti olarak yayın hayatını sürdürmesine itirazım yok ama dağıtımının kapalı devrede kalması da bir bakıma haksızlık. Hiç değilse derginin internet sitesi mutlaka yapılmalı.
Önsözde derginin 10 bin adet basılıp özel kurye ile dağıtıldığından bahisle "böylesi bir dergide daha fazla ilan olmasını dileyen" bir ibare var. Keşke keçeyi sudan çıkaracak kertede vâriyetimiz ve şirketimiz olsa da Emantur'a ilan versek; ah keşke. Reklâmsa reklâm; biliyorum bu sayfalar gizli veya açık şekilde ticari reklâm yapmak için kullanılmaz ve kullanılmamalı ama ey "keçesini sudan kurtarmış"okuyucular, aklınızda bulunsun, üç beş kuruş biriktirip seyahate çıkmak niyetinde iseniz Eman Tur'un gezi programlarını incelemeden karar vermeyiniz; üstelik, işin ucunda "Emanname" dergisine ulaşmak da var.
İrtibat adresi: Şehit Muhtar Cad. Nu: 11,
Taksim 80090 / İstanbul, Tel: 0212 235 3853.
e-mail: [email protected] AKLINIZDA BULUNSUN: Taşra dergilerini biliriz; hepsinin üç aşağıbeş yukarı birbirine benzer bir hikâyesi, neredeyse tıpatıp aynı bir kaderi vardır; birkaç edebiyat ve şiir dostu delikanlı (her yaştaki delikanlıları kasdediyorum) bir araya gelir, evvelâ derginin manifestosunu iddialı kelimelerle kaleme alır, ortaya para koyar ve işin ayrıntılarıyla uğraşmaya başlarlar: İsim ne olacaktır, kapak nasıl tasarlanacak, hangi tür kağıda basılacaktır, iç sayfalarda hangi mizampaj tarzı kullanılacak, hangi harf karakterlerine iltifat edilecek, baskı sayısı kaçta tutulacak ve kimler, nasıl abone edilecektir? Daha buna benzer birçok teknik, idari ve edebi tafsilatın teşkil ettiği meydan okumanın üstesinden gelmek zevklidir, bir "iş"tir. Para kâfi gelmez, matbaacı mızıkçılık eder, abone adayları nazlanır, ukalâ takımı peşin tenkidlere başlayarak gençlerin moralini bozar. ilk sayı daima en kötü sayıdır; henüz hiçbir şey yerli yerine oturmamıştır. Derginin bir şekilde "dağıtılması" ve akis uyandırması ihtiyacı, genellikle sonradan hatırlanır. Posta pulu, ambalaj malzemesi, adreslerin yazılması hep sonradan hatıra gelen işlerdendir. .. İkinci, üçüncü, dördüncü sayı... Başta vaad edilen baskı periyodları aksamaya başlar, birkaç sayı biraraya getirilerek sızlanan aboneler yatıştırılmaya çalışılır, problemler büyür; arada edebi ihtilâflar çıkar, dergi içinde gruplaşmalar, dargınlıklar belirir. Olağan işlerdendir; amatör heyecanla ve harçlık sermayesiyle çıkarılan dergiler daima bu gibi problemlerle boğuşarak ayakta durur veya kapanır giderler. .. Her kuşak kendi dergisini çıkaracaktır ve çıkarmalıdır; amatör dergiler, edebiyatımızın en dikkate değer ama bir başka bakışla en rutin ürünleridir. Onlarsız olmaz. Bu macera yaşanacak, bazı şair ve yazarların yazı hayatı derginin ömrüyle birlikte vâdesini doldururken içlerinden birkaçı kozasını yırtıp edebiyat âleminde tutunacaktır; böyledir ve böyle olur. ... Erzurumlular'ın haberi var mıdır acaba? Bu günlerde soğuğun bizatihi kendisini bile donduran karakışların hüküm sürmekte olduğu Erzurum'da bir dergi daha yayınlanmakta; adı Çizgi, yayın periyodu iki aylık, son sayısı Kasım"Aralık tarihini taşıdığına göre bir yılını doldurmuş bulunuyor. Hayırlı olsun, nice yıllara! Dergi Erzurum'da basılıyor, bu önemli. Aralarında üniversite öğretim üyelerinin de yer aldığı hayli geniş bir yazı kadrosu ve münderecata sahip. Dergiden haberdar olmak isteyenler 0442 233 08 20 numaralı faksa ve ([email protected]) e"posta adresine müracaat edebilirler. ... Ve hemen komşu vilayetten, Bayburt'tan bir dergi: "Bayburt Çağrı". Çizgi'ye göre daha acemi, daha naif çizgiler taşıyor ama o dahi bir Bayburt rüzgârı, "Çoruh"un serin sularına dokunarak kanatlanmaya çalışan bir haberdir. Çağrı dergisi de bir yaşını henüz doldurmuş. Yazışma adresi klasik: PK.14/ Bayburt. Eposta adresi: ([email protected]) ... Ey okuyucu, bir mahcup delikanlı bir gün kapını çalıp da, "bir dergi çıkardık, almak ister misiniz?" diye sorduğunda sakın ketumluğun tutmasın; cömertliğin tam yeridir.