Devlet Sohbeti
-Ceenk, çikolatandan biraz da bana versene! -Bana ne, bana ne; vermem; biter sonra… -Ben de sana topacımı vermeyeceğim işte. -Naapayım senin topacını, zaten kötü bir topaç o. Babam bana elektriklisini alacak zaten. -Hah ha, alsın da görelim. Babam diyor ki, Cenk’in babası daha doğru-dürüst terörü kınayamıyor diyor. Kem-küm edip duruyormuş senin baban! -Kiim, babam mı; benim babam terörü o kadar hızlı kınıyor ki ışık hızı bile yetişemez. Asıl senin baban milli birlik ve beraberlik çağrılarına çok gecikerek katılıyormuş. Babam diyor ki, senin baban demokratmış mıymış neymiş. Kafası karışık diyor. Bunların kanı bozuk galiba diyor… -Pışşııık! Benim babam var ya, geçenlerde yine bir terör olmuştu. Öyle kızdı öyle kızdı ki, teröristlere çok ağır, ayıp laflar söyledi biliyon mu? -Hiç de bile değil; benim babam teröre o kadar kızıyor ki hırsımı alamayıp hepimizi sıra dayağından geçiriyor. Neyse ki kolayını bulduk, annem bize gizlice tembih etti, dedi ki, ‘Bir terör olayı olur da babanız yine sizi dövmeye kalkışırsa hemen salonda sıraya geçin, hep bir ağızdan İstiklâl Marşı’nı okuyun’. Şimdi öyle yapıyoruz; babam da ister istemez hazrola geçip bizimle marş okuyor, naaber? -Hıh. İstiklâl Marşı’nı herkes bilir. Sen “Sakarya Türküsü”nü ezbere biliyor musun? Benim hepsi ezberimde yaa… Peki, “Çanakkale Şehitlerine” şiirini biliyor musun? “Bu vatan kimin?” ezberinde mi? Naaber? -Sen de otuziki farzı say bakalım öyleyse? -Otuziki farzı herkes sayar. Sen vatanı ne kadar sevdiğini ispatla bakayım. Yapamazsın. Ben vatanımı o kadar seviyorum, o kadar seviyorum ki kimse benden çok sevemez, dünyalar kadar seviyorum… -Sizde milli duruş yokmuş oğlum; hiç boşuna böbürlenme. Babanı da geçen cuma, cami çıkışı sadaka verirken görmüşler! -Neee, iftira, vallahi iftira! Babam bize harçlık bile vermez ki, camide sadaka dağıtsın. Elhamdülillah kimse benim aslan babamın hayır-hasenat işlerine bir kuruşu bile nasip olmamıştır, ama siz geçen bayram kurban kesmediniz mi, inkâr etsene! Derisini de bir gün saklayıp ertesi gün pikapla gelen amcalara vermediniz mi? -Nee, ağzını burnunu kırarım şimdi senin bak yalancı. Senin annen vaktiyle hayır kermeslerine su böreği yapıp taşımıyor muydu tepsilerle? Teröristsiniz işte terörist! -Terörist senin sülalendir! Asıl, sen geçen hafta Aylin’e simidinin yarısını verdin mi, vermedin mi, onu söyle! -Ve -Müdüre şikâyet edersem görürsün nooluyormuş. Müdür de babanı şikâyet etsin, ‘Bunlar Müslüman mıdır nedir, başkalarına yardım ediyorlar’ filan diye… -Ne pis çocuksun sen be! Ben Aylin’i seviyorum oğlum; o da beni seviyor. Yaş günümde bana yarısı ısırılmış elma verdi yaa… Sen anlamazsın. -Hiç de bile değil. Aylin çirkin bi kere; ikide bir burnu akıyor, haberi olmuyor. Çillinin biri! -Olsuun, biraz daha büyüyünce Aylin’i alacağım. Sonra da genel müdür filan olurum artık. Aylin’in babası da terörü çok iyi kınıyormuş, makbul adammış; milli birlik lafı geçince oturup hüngür hüngür ağlıyormuş heyecanından… -Milli bayramlarda balkona bayrak bile asmıyorsunuz ama. “Sakarya Türküsü”nü de bilmiyorsun ezbere… Hayır-hasenat işleri dersen bir sürü sabıkanız var. Aylin de sana varmaz oğlum, farkında değilsin ama onun gönlü bende ama ben yüz vermiyorum. -Nee, sahi mi lan?.. Koorkma söönmez bu şafaaak-laar da…