"Derin" dondurucuda buhran saklamak
Akli yonetimler bir problemle karsilastiklari zaman onu en makul tarzda, yani bir daha problem teskil etmeyecek sekilde cozer ve cikmasi muhtemel yeni problemlere yonelirler. Kamu cihazi, guvenlik, yargi, yonetim gibi asli vazifelerinin yaninda sosyal problemlerin mumkun mertebe bir kere daha kriz seklinde tezahur etmesini engellemek icin de gorevlidir; cunku bir toplumun akil sagligini ve mantik selametini korumak, en azindan ic ve dis guvenlik hizmetleri kadar, adalet dagitmak kadar muhim bir asayis hizmetidir.
Tabii "akli" yonetimlerden bahsediyorum; Turkiye'den degil.
Bir kamu yonetimi anlayisi dusunun ki, problemle karsilastigi zaman, onu temelinden cozmek yerine gundelik siyasi pozisyonlarin gerektirdigi istikamette problemi bir sosyal gerginlik ve catisma unsuru olacak sekilde tartismaya aciyor; haftalarca kamuoyunu bos yere mesgul ettikten sonra problemi dondurarak devlet katinda mahfuz bir "derin dondurucu"ya koyuyor ve "hikmet-i hukumet"in munasip buldugu bir zamanda isitarak yeniden gundeme getiriyor. Diyebilirsiniz ki, "hic boyle sey olur mu; bu, en azindan kamuoyunu adam yerine koymamak, onun hafiza ve zekasina hakaret anlamina gelir; boyle ucuz siyaset artik dunyanin neresinde kaldi?"
"Bir yonetim nicin kendi kamuoyunu bos yere mesgul etmek icin boyle dondurulmus krizlere ihtiyac duyar?" sorusuna cevap arayalim; eger kendi mesruiyetinden emin degilse, eger yonetenlerle yonetilenler arasinda derin bir algi ve dunya gorusu farki varsa, eger yonetim kendisini halki karsisinda tedirgin hissediyorsa icinde buhran stokladigi bir derin dondurucudan medet ummasi da tabii karsilanmalidir.
Bu "derin dondurucu"dan gecenlerde eski bir "temcid pilavi" cikti: Basortusu meselesi. Dolapta baska hangi krizlerin bulundugunu soyle bir hatirlayabilir miyiz; mesela Kardak krizi, Ege hava sahasi, kita sahanligi meselesi, Bati Trakya Turkleri'nin durumu, adalarin silahtan arindirilmasi gibi dondurulmus cibanlari ilk bakista saymak mumkun. Guneydogu meselesi, Ermenistan'daki yonetim degisikligi, Suriye'nin ve Iran'in Turkiye ile ilgili kabul edilemez emelleri, derin dondurucunun "Hariciye" kogusunda uslu uslu yatarak "uyandirilmayi" bekliyorlar. "Dahiliye" kogusunun en gozde aktoru "basortusu". Bizim "hikmet-i hukumet"imiz basortusu meselesini cok seviyor; cunku onunla diledigi anda gundemi degistirip, durulan sulari bulandirmak isten bile olmuyor. "Dahiliye" kogusunda servise hazir tutulan baska ne gibi krizler var, derseniz birlikte dusunelim: Mesela "Turkce ibadet" meselesi Ramazan'in cikmasiyla birlikte aluminyum folyo ambalajina sarilarak sogumaya birakildi, gerektigi zaman cikarilacagindan supheniz olmasin; ayni meyanda hanimlarin cuma namazina istiraki, hadis usulundeki tartismali alanlar da hazirda bekletiliyor. Bitmedi; dolapta daha arslan gibi "Guneydogu meselesi" var; ne zaman istenirse bir ucundan isitilarak Turkiye'nin gundemini degistirmeye amade. Sonra "laiklik" kavrami var, su altmis seneden beri agiz agiza verip yaka-paca dovustugumuz halde tarifini bir turlu yapamadigimiz kavram. Son bir bucuk yilda esoterik ve menkibevi bir huviyet kazanan meshur "Susurluk" davasini, cogu yurtdisinda uzak cografyalarda faaliyette bulunan ozel Turk okullarini, on yillik araliklarla tesrif eden vergi reformu, askeri mudahale gibi "periyodik"leri de yabana atmamali. Araya yolsuzluk skandallarini da sikistirirsaniz ortaya soyle berbat bir manzara cikiyor: Turkiye yillardan beri "dondurulmus kriz"lerle mesgul; baska bir ifadeyle bu toplum isitilmislari gevelemekten, ciddi ve sahih bir krizi hazmedebilme kabiliyetini neredeyse kaybetmek uzere.
Basortusu meselesinin ciddiye alinir tarafi olmadigi meydanda; kamu gucu iyi niyetle hareket ettigi anda bu krize yok nazariyla bakabiliriz; cozumu kolaydan da kolay; ustelik bu cozum ne egitimin kalitesini dusurur, ne de vehmedildigi gibi Turkiye'de rejimin temel niteliklerini sarsar. Isin puf noktasi burada zaten, cozumu cok kolay oldugu halde ozellikle karmasik hale getiriyor ve nihai cozumden itina ile kaciniyorlar; cunku bu basortusu cibanina "hikmet-i hukumet"in daha cok ihtiyaci var.
"Dunyaya maskara oluyoruz, artik yeter" diye feryad etmenin manasi yok. Karsimizdaki maraz, zihni; zihni bir maraz yine ancak zihni bir idrak yukselisiyle asilabilir. Derin dondurucudan buhran cikarip isitarak memleket idare etmek sadece siyasi bir aliskanlik degil; bu zihin sakatligi o kadar yaygin ki, "tabii" zannedilmeye baslandi. Fena olan bu. Dondurulmus buhranlari gevelemekten, muasir, yani simdiki zamana ait ciddi meseleleri gogusleyemez olduk.
Basortulu kizlarimiza ve ailelerine sabir ve temkin tavsiye ederim; bu mesele cozulmez; cunku ortada iyi niyet ve basiret gorunmuyor. Basortusu konusunda saldirgan ve bukulmez bir tutum sergileyenlerin yaptigi butceye bakarsaniz ne dedigimi anlayacaksiniz; niyetleri uzum yemek degil, bagciyi zivanadan cikarmak.
Aman temkin; aman itidal!