"Değerli ve önemli!"

Sayın "Falanca Filanca" çok değerli ve çok önemli bir yazardır. Görüşlerinin -bence çok önemsiz de olsa- az bir kısmına katılmadığını ifadeye cür'et etsem bile, o katılmadığım kısımların bile son derece önemli ve itibara layık olduğunu kabul ediyorum.

Ne var ki bu minik ihtilaftan dolayı bazı okurlarım, "bu yazar ne zaman adam olacak" diye ümitsizliğe kapılmamalıdırlar. İlerde belki o küçük muhalefet şerhimi de ortadan kaldıracak şekilde fikri değişim geçirmem pekâlâ mümkündür. Okuyoruz, yazıyoruz, araştırıyoruz; önemli sosyal bilimci W. Falansworth, "Değişmeyen tek şey değişimdir." dediğine göre niçin olmasındır?

Nitekim bakınız sayın Falanca Filanca, geçen ay peş peşe yazdığı bir seri makalenin bir yerinde ne diyor: "Herkesin benim gibi düşünmesi gerekmediğini artık kabul ediyorum; bazı insanlar farklı kanaatler de geliştirebilirler". Ben bu makaleyi çok önemli buluyorum; üstelik sayın Falanca Feşmekânca da, bilimsel ve entelektüel çevrelerde çok itibar gören bilim kadını Filaniye Falaniye'den yaptığı alıntıda şunları ileri sürmektedir: "Evet, farklı şeyler söyleyenleri de en azından dinlemek ve anlamaya çalışmanın gerekli olduğunu kabul ediyorum". İşte bu noktada sayın Falanca Filanca'nın seri yazıları olağanüstü derecede önemli bir soruna dikkatleri yoğunlaştırıyor ve ilave ediyor:

"Tarihini ve dinini öğrenmeyi reddedenler yanlış bir şey yapıyorlar."

İnanır mısınız aziz okurlar, bu satırları daha okurken tüylerim diken diken olmuş ve içine kapıldığım entelektüel haz gidabında gaşye gelip "işte bu" diyerek elimi masaya vurmuştum da kırılan çay bardağı parmağımı kesmişti. Parmağım hâlâ bantlı duruyor (Bkz: sağ elimin işaret parmağı).

Bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu sizlere anlatmak için kelimeleri yormaktan çekini


Geçenlerde çok önemli ve etkin sosyologlarımızdan Fülan Falankes'le bir resepsiyonda bir anlığına bakışlarımız kilitlendi. Bakınız yeri gelmişken söyleyim ki, Bay Falankes de çok önemli bir sosyologdur. Evet, tekrara düştüğümün farkındayım; ama ne kadar tekrar edilse yeridir. Eskiler, "Ettekrare ahsen; velev kâne yüzseksen" demişlerdir. İşte Sayın Falankes henüz Türkçeye çevirmeye fırsat ve imkân bulamadığı (ki kendisi çok yoğun ve meşgul bir bilim adamıdır) makalesinde, Sayın Falanca'nın deyimiyle "kamu görevlilerinin hukuka uygun davranmak zorunda oldukları" gerçeğinin bir kere daha altını çiziyor. Şahsen ben bu dikkatten son derece etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Unutmadan söyleyim ki henüz Türkçeye çevrilmemiş bu makale hakkında ayrıca bir yazı yazacağım.


Şimdi denilebilir ki, "Fakat efendim, bunlar ilk defa duyulmuş veya gökten yere zembille indirilmiş tespitler değil ki? Siz de köşenizde defalarca bu gibi şeyleri yazıp çizdiniz; üstelik toplumun neredeyse -cahiller de dahil- % 80'i bunları bilir; o halde bu kadar heyecanlanmanızın sebebi nedir?". Oysaki yine çok saygın ve değerli bilim adamlarımızdan R. Feşmekân der ki, "Haa o mu? İyidir, bilgili adamdır; fakat boşver yahu, biz neşemize bakalım!" O halde değerli okurlarım bu gibi tespitlerin değerini bilmeli, ayrıca bu önemli ve yetkin bilim adamlarının değerini ve önemini de kavramalıyız. Toplumbilim'in o ünlü aforizmasını hatırlayalım: "Teori yoksa olgu da yoktur!" Bu demek olur ki, eğer bu önemli ve değerli isimler herhangi bir olguyu henüz dillendirmemiş iseler, Wilde'in deyimiyle "ortada bahse değer bir şey yoktur" demektir.

Yazarlık zor zenaat; biliniz ki bunca saygın, önemli ve etkin referans göstermemiş olsaydım, acaba siz okurlar yine de beni ciddiye alır mıydınız bakalım? Tabii onca önemli ve değerli fikir ve bilim adamına atıfta bulunmaktan çoğu kere neyi niçin yazdığımın anlamı kaybolmuş gibi görünüyorsa da, önemli ve değerli olanın, önemli ve değerliler hiyerarşisinde bir yere sahip olmak olduğunu nicedir öğrenmiş bulunuyorum. Fevkalade âcil ve önemli siyaset bilimcilerden birinin dediği gibi (ki kendisi ile ara sıra selamlaşırız), "Türkiye, Doğu Akdeniz dünyasında yer almanın önemini kavramak zorundadır". İlerde bu konuda belki bir kitap yazarım; çünkü bu tespit, izah edilemez derecede önemli ve değerlidir.

Siz bu yazıdan bir şey anlamamış olabilirsiniz; fakat Fülanstein der ki, "İletişimde ne söylediğiniz değil, nasıl anlaşıldığı önemlidir".

İlerde bir kitap da bu konu hakkında yazarım artık!


Kaynak (Arşiv)