Darbesever hukukçulara harbiden kapak olsun

Tumturaklı adıyla Şûra-yı Devlet, nâm-ı diğer Danıştay'ın kuruluş tarihi 1868. Türkiye'nin en köklü, en ciddi kurumlarından biri.

Dün merak eseriyle kurumun resmî sitesini ziyaret ettim: Osmanlı Şûra-yı Devlet'i 4 Kasım 1922 tarihinde sona ermiş, Cumhuriyet idaresinin yeni Danıştay'ı 1927'de faaliyete geçmiş. Beş yıl koca Cumhuriyet idaresi Danıştaysız ne yapmış, mâlumat yok! Sonra aniden 1961 Anayasası'na geçiyor "tarihçe". Ayol "tarihçe" zaten kısa olur ama o kadar da kısa değil yani! Bakın, o bir solukta geçiliveren kısım aynen şöyle: "1961 Anayasası, mahkemelerin ve hâkimlerin bağımsızlığını hem yasama ve hem de yürütme organlarına karşı koruyabilmek için gerekli hükümleri öngörmekte idi. Bu Anayasa'nın 114'üncü maddesinde, "İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz" denilmiş ve 1982 Anayasası ile bazı kısıtlamalar getirilmişse de, temel ilke korunmuştur." O kadar!

Yahu, 1960'ta önce darbe sonra anayasa yapıldı; bu esnada Danıştay'da neler olup bittiğine dair hiçbir ayrıntı yok! Darbeciler, 12.6.1960'ta, 1 (yazıyla "bir") numaralı kanunla "Türk Ordusu'nun, Türk Milleti adına harekete geçerek, milleti temsil özelliğini kaybetmiş olan Meclis'i dağıtıp iktidarı geçici olarak Milli Birlik Komitesi'ne emanet ettiğini" duyurmuşlardı! Bu kanun, darbeci subaylara Meclis'in yasama ve yürütme yetkisini devrediyordu. Peki yüksek mahkemelerimiz neredeydi bu işler olup bittiğinde?

Bak bak bak! Bunlar hukuk tarihlerinde okutuluyor mu bilmem; ama dahası var!

Yasama, yürütme tamam; peki yargı? Yargı faslı işin en kolayıydı, çünkü -sıkı durunuz- 1 numaralı kanunu zaten ülkenin en "saygıdeğer" (küçük harfle) anayasa hukuku hocaları hazırlamışlardı. İşbu muvacehede Türk devletinin Yargıtay'ı 1962'de aldığı bir kararla 27 Mayıs rejiminin (yani 1 nolu kanun devrinin) "anayasal" niteliğini "şaak" diye onayladı.

Danıştay'a gelince... Darbeciler, Danıştay'ın mevcut durumunu ve hâkim kadrosunun yapısını pek beğenmemiş olacaklar ki 22 Eylül 1960 günü çıkardıkları 3546 sayılı "Danıştay Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun"u yayımladılar; bu kanunun geçici maddelerinden biri diyordu ki: "Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay Başkanlığı, Daire Başkanlığı ve üyeliği kadrolarını işgal edenlerin vazifeleri nihayete ermiş ve bu kadrolara, ilişik cetvelde gösterilenler seçilmişlerdir. Cetvelde gösterilmemiş bulunan[lar] hakkında TC Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır." Böylece Danıştay'da o gün mevcut bulunan 55 hâkimin 13'ü emekli ediliyor, 27'si yerinde bırakılıyor, aralarına 15 yeni üye katılıyordu.

Emekli edilen 13 hâkimin kusuru, yeni 15 üyenin niteliği ve yerinde bırakılan 27 kişinin özelliği neydi bilinmez; belki DNA testi yaptırılmış, bazı üyelerin genleri "inkılâb"a uygun bulunmamıştı. Darbeciler daha sonra mâlum, orduda büyük bir tasfiye başlattılar, 235 general, beşbin civarında subay ve astsubayın orduyla ilişiği kesildi; o hızla başlanan üniversite tasfiyesi (147'ler) yarıda kaldı. O günlerde devletin şirâzesi dağılmıştı sanki!

O günlerde İstanbul Barosu, gerek darbeye karşı, gerek kapıdışarı edilen Ordu, Üniversite, Danıştay üyelerinin mağduriyeti için ne yapmıştı bilmiyoruz, söz konusu darbeyse gerisi teferruat anlayışı o günlerde pek egemendi çünkü. Peki aynı Danıştay, diyelim ki, 1980 Darbesi hakkında bir yürütmeyi durdurma kararı alabilmiş miydi? Aklından bile geçmemişti! Aynen 27 Mayıs'ta olduğu gibi. Kezâ, vücut buldukları 1961 Anayasası'nı iptal eden 12 Eylül darbecilerini sadece seyreden o dönemin AYM üyeleri de öyle davranarak hiçbir şey yapmamışlardı.

Danıştay'ın sitesinde alelacele geçiştiriverilen bu çook önemli günlerin tarihi ve hukuk açılımı böyledir işte. Bu bedavadan bilgiler darbesever hukukçularımıza harbiden kapak olsun!


Kaynak (Arşiv)