Çoook 'hayırlı' oldu!

Dün, hep birlikte çok güzel bir şey yaptık: Türk toplumunu meydana getiren fertler olarak dün, milletle devletin ortaklaşa hukukunu düzenleyen çok önemli bir temel belge hakkındaki fikrimizi açıkladık.

İlk defadır ki anayasanın özüne dokunan bazı önemli konularda şahsi görüşümüzü belirttik. İnşallah yol olur; inşallah alışkanlık yapar, inşallah önümüzdeki birkaç yıl içinde, bundan daha iyi hükümler taşıyan, vatandaşı adam yerine koyan, bundan daha acar, bundan daha "gıcır", elden düşme değil sıfır kilometre bir anayasa için yeniden sandık başına gideriz; eşit yurttaş olmanın, anayasal haklarını idrak etmiş birey olmanın keyfini çıkara çıkara bir kere daha oy kullanırız. Harikulâde olur.

"Öyle rastgele anayasa yapılmaz; ille de bir kurucu meclis lâzımdır anayasa için" diye kırk dereden su getirenler, 1982'de darbecilerin yaptığı anayasanın kılına dokundurtmamak uğruna kamu arazisi üzerine kondurduğu gecekonduyu savunurcasına kendini paralayanlar da dahil herkes dün sandığa gidip "paşa paşa" oyunu kullandı. Değişime direnenler de dün sandık başındaydı, onlar da demokratik haklarını kendi tercihleri istikametinde kullandılar.

Sonuca gelelim, rakamlar -şu an itibariyle- hâlâ tamamen netleşmedi ama tablo açık: Hayırcılar referandumu kaybetti; fakat evetçiler değil, değişimi savunanlar ve destekleyenler kazandı, hepimiz kazandık. Hayırcılar bu sonuçlara bakıp burukluk duymamalılar ve hatırlamalılar ki onlar zaten paketin muhtevasına değil, hükümete karşı çıkıyorlardı.

Ne var ki, toplumun demokratik haklarını kullanmaktan gözüne ışık tutulmuş yarasa gibi ürkenler, kendi akıllarınca aldıkları boykot kararını yürütmek için sandık başlarında terör estirerek, oy kullanan vatandaşların fotoğraflarını çekmeye, tehdit etmeye, o da sökmeyince okullara molotof, vatandaşlara taş atmayı "parti disiplini" sayanlar da vardı. Onları da "iş üstünde" gördük; onlar oy kullananların fotoğrafını çekerken, kamuoyu da onların fotoğrafını çekti, hafızasına kaydetti.

Hayır oyu kullananlar elbette saygıyı hak ediyor, hatta boykotçulara kısmen saygı göstermek mümkün fakat sandık çevresinde zorbalığa soyunanlara saygı ve anlayış göstermek zorunda değiliz. Onlar, darbelerin emzirdiği çocuklar; kriz ortamında serpilen kötülük çiçekleri, halkın huzurunu kemirerek varlık sebeplerine dokunan şer kütükleri.

Açık düştüler ve fotoğraflandılar; fotoğraf çekerken fotoğraflandılar. Artık bunların "Barış, demokrasi, kardeşlik edebiyatı"na kimse inanmayacak.

Bunu Meclis yaptı; bu millet olarak bizler yaptık; gök delinmedi, yer yarılmadı, tanklar yürümedi, alarmlar çalmadı. İşi sandıkta hallettik, suhulet ve meşruiyet sınırları içinde çözdük meseleyi.

"Hayırlı" olsun! "Hayırlı olsun" diye haftalarca yeri göğü inletenler de bu güzel ve masum temenniye "Amin" demek durumundadır şimdi.

Başbakan'a şu an itibariyle düşen görev, hayır oyu verenleri de sahiplenecek, onların bir yenilgi psikolojisine savrulmalarını önleyecek derecede kucaklayıcı ve ikna edici bir tutum geliştirmektir. 2007 seçimlerini kazandığı gün yaptığı "Balkon" konuşmasındaki toparlayıcı ve müşfik tavrı, bu defa samimiyetle hayata geçirmelidir. Referandumu hükümet kazanmadı ve yine unutulmasın, bu bir parti meselesinden ibaret değildi. "Evet"lerin içinde çok mühim miktarda "geçici destek" oyu bulunduğu da ciddiyetle hesaba katılmalı.

Türkiye kazandı, hepimiz kazandık, şahane oldu.

Önemli not: Bu akşam saat 19'da Birlik Vakfı'nın Çemberlitaş'taki binasında, geçen hafta rahmete intikal eden büyük tarihçi ve fikir adamı Ziya Nur Aksun Beyefendi için bir ihtifâl (anma töreni) düzenlendi. Herkes davetlidir.


Kaynak (Arşiv)