CIA'yı tebrik ederim!

Vaktiyle, benim için hâlâ hâtırası çok aziz bir dostla tanışmış, hatta dört yıl çok yakın mesai arkadaşlığında bulunmak bahtiyarlığına erişmiştim; bu dostum fakülte yıllarında Emniyet Müdürlüğü'nden burs alarak eğitimini tamamlamak imkânı bulabilmiş ve mezuniyetten sonra birkaç yıl emniyet bünyesinde memur olarak görev yapmıştı. Bulunduğumuz muhitte bir zaman sonra bu dostum hakkında kulaktan kulağa abartılarak büyütülen bir dedikodu kampanyası başlatıldı. Dedikoduyu benim kulağıma kadar eriştirmek zahmetinde bulunan arkadaş, "duydun mu?" diye başlayan meraklandırıcı bir girizgâhtan sonra, "senin o çok sevdiğin ve güvendiğin arkadaşın var ya; meğer polis ajanıymış!" haberini müjdeleyince ilk anda çok sarsıldığımı hatırlıyorum. Dostumun -kendi tabiriyle- "umûr-ı hariciyesi"nin, yani insan ilişkilerinin fevkalâde sıcak olması, herkese güleryüz ve nezaketle davranması, kim için olursa olsun yardım için erinmemesi ve nihayet hemen herkesle yakın ilişkiler kurması, hakkındaki ajanlık ithamının başlıca delilleriydi. Dar muhitlerde böyle haberler çok çabuk, "şüyûundan beter" bir hâl alır. Biraz düşündükten sonra haberi getiren arkadaşa dedim ki,

-Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin polis teşkilatı, tayin yerine (müblağa değil, çoğu sırtımdan geçmiştir) tam bir kamyon dolusu kitap ve şâhâne bir kütüphane ile giden ajanlar istihdam edebiliyorsa, ben o devlete ancak saygı duyarım!

Hakikaten öyleydi. Şimdi akademik pâyelerin en yükseğini taşıyan bu aziz dostum, tayin edildiği taşra vilayetine tam bir kamyon dolusu kitapla gelmiş, dönüşünde ise tabiidir ki kitap hamulesi daha da artmıştı.

Sayın Fethullah Gülen'in CİA Ajanlığı ithamı hakkındaki önyargılarım, o aziz dostumun "ajanlık" ithamına uğraması karşısında verdiğim tepkiden farklı olmaz. Muhâl ihtimâl, fakat velev ki en küçük bir doğruluk ihtimâli vârid bulunduğunu varsayarak durumu değerlendirelim: Ömrü müddetince Hakk'ı tavsiye etmiş, binlerce delikanlıya, genç kıza, her yaştan ve gruptan binlerce insana güzel ahlâkı öğütlemiş, kötülüklerden ve aşırılıklardan uzak sade bir hayat sürmüş, birbirinden değerli hizmetlerin ve teşebbüslerin başlamasına vesile olmuş, itidal ve temkinden bir an bile ayrılmamış, memleket ve millet sevgisini hamâset safhasında sömürüp vakit ve nakit kazanacak yerde ilimle, eğitimle ve imanla tesviye ederek Türk kamuoyunda çok önemli bir denge unsuru teşkil edecek bir kitleye muallimlik etmiş ne kadar ajan veya provokatör varsa, ben buradan onların hepsini tebrik ve tebcîl etmeye hazırım. Eğer "ameller niyetlere göre" takdir edilmek kaide ise bu meselede -velev ki- aldatılmış veya safdillik etmiş olduğumu peşinen kabul ederim.

Benim ölçüm budur.

Bizler günün birinde iki elimizin yana getirileceğini en azından bilen ve dünyâ umûrunu ona göre tanzim etmeye çalışan insanlarız; böyle insanların indinde doğru olan, hakiki olan, kalıcı olan ve son tahlilde Hakk'ın rızâsına uygun olan şeylerin ancak büyük bir değeri vardır. Bu bakımdan Sayın Fethullah Gülen'e çirkin imâlarda bulunan "Hafiyesi Mahmut" tiplerinin, delil olarak karşımıza "rûz-ı mahşerde" yüz kızartacak şen'i fiiler getirmesini bekleriz; gerisi boştur.

İddiayı Türk kamuoyuna duyuran medya korosunun pek mânidar bir "âhenkle" kampanya açtığına bakılırsa, yine bir "düğme" taktikasıyla karşı karşıya bulunuyoruz demektir. Ne zaman egemen çevreler mevcut gündemi şöyle bir havalandırmak ihtiyacı hissetseler, aynı cızırtılı plağın bir kere daha çalınmaya başladığını görüyoruz. Fethullah Gülen'e "dahleden" haberlerin iyi tiraj aldığına şüphe yok; zira, sevenleri üzüntüyle, sevmeyenleri ise iştah ve şevkle konuya ilgi gösteriyor. Aleyhinde tertiplenen bir zırva iddia ile gündem değiştiren kaç kişi var ki şu memlekette?

Ne garip değil mi: Bankalarını kendi eliyle soyanlar öz be öz memleket evladı, affa uğradıktan sonra bile polis öldürenler memleket sevdalısı; mafyamız bile dara düştüğünde "yaşasın Türkiye" sloganı atacak kadar vatanperver; vurguncu, rüşvetçi, hırsız, ırz düşmanı ve bölücülerin kâffesi şunun bunun ajanı olmak iddiasından mâsun da, bu memlekette CİA'nın adamı olmak iddiası, Fethullah Gülen'e ihâle edilmekte!

Eğer doğru ise, bu derece yüksek vasıflı eleman angaje edebildiği için CİA'yı tebrik etmek gerekir bence!


Kaynak (Arşiv)