Çekirge ikaz ediyor
-Gel bakalım Çekirge efendi, bir de sen yorumla şu olup bitenleri; vaziyet nedir, nereye gidiyoruz?
-Aman hocam, sizin gibi her şeyi bilirmiş gibi yazıp-çizen bir köşe yazarının yanında yorum yapmak ne haddime; benim ancak kendime saklayacağım bazı düşüncelerim olabilir, onları açıklamaya ise teeddüb ederim.
-Bak sen hele; alçakgönüllülüğün bu kadarından hep korkmuşumdur. Söyle bakayım, şu anayasa işinde Başbakan’ın BDP ile işbirliğine girmesine ne diyorsun?
-Madem ısrarlısınız söyleyim bâri... Açıkçası hoşuma gitmiyor bu ortaklık. Keşke CHP veya MHP ile uzlaşılsaydı derim ben; fakat BDP ile yakınlaşmanın şu günlerde önemli bir avantajı var gibi görünüyor. Tırnak içinde “Barış” sürecini kazasız-belâsız geçirmek için sınıfın en haşarı öğrencisini mümessil yardımcısı yapmak câzip fikir. BDP’lileri Türk bayrağına karşı saygılı davranmaya yönelten cici tezahürler görüyoruz meselâ. Türkiye’nin en önemli krizini aşmak için vazgeçilmez bir stratejik ortak rolü üstlenmek BDP’nin gururunu okşuyor, sade gururla kalmıyor yeni anayasanın hayata geçmesinde pay sahibi oluyorlar, meşruluk kazanıyorlar. Yandaşlarına karşı kilit parti olduk, kıymetimiz bilindi, artık sistemin meşru aktörü durumuna yükseldik mesajı veriyorlar. Milliyetçi çizgiyi temsil eden CHP ve MHP yerine, Türkiye’nin yeni toplum mutabakatı metnine biz imza koyduk diyebilmenin keyfi de cabası. Tam bir “kazan-kazan” durumu yani. Yeni anayasa ile BDP çizgisinin nasıl tatmin edileceği ise henüz muğlak. Onu, zamanı gelince göreceğiz.
-Aferin Çekirge, güzel konuşuyorsun, peki niçin içine sinmedi BDP ortaklığı?
-BDP bugüne kadar bütün temennilere rağmen Türkiye için siyaset yapmadı, pratikte hep Kürt haklarını ön plana koydu; silahlı mücadelenin sözcüsü oldu. Sistemin sinir uçlarını tahrik etti. Bana göre yeni anayasada arslan payı almayı hak etmedi. Bir düşün Hocam, İmralı sürecinde uzlaşma belirtilerini görmese, BDP’nin yeni anayasa ile işi olur muydu? Hatırlayın, iki sene önceki, kısmî anayasa referandumunda bile demokratikleşmenin aleyhinde oy kullandılar. MHP ve CHP ise Erdoğan ve AK Parti karşıtlığında ısrar ederek var olmayı tercih ediyorlar. Bana göre meselâ MHP, hükümete anayasa ortağı kabul etseydi, kazanacağı sempati, asabî muhalif duruşunun getirisinden daha fazla olurdu. Baraj bölgelerinde gezinen sinirli bir parti olmaktan çıkar, hükümeti daha yakından denetleme imkânı elde ederdi. Hırçınlık eden değil, çözen, başaran parti intibaı verirdi ama ezbere konuşmayalım; belki de bu alternatifi Başbakan hiç kurcalamamıştır bile; olsa, bir şekilde duyulurdu.
-Yerimiz kalmıyor, bağlasak...
-Şöyle düşünüyorum hocam: Başbakan gerçekten büyük risk üstleniyor ama şu mânâda: Şu günlerde vird-i zebân ettiği başkanlık sistemini bu anayasanın içine yerleştirerek, “Barış istiyorsanız, başkanlığa da rıza göstereceksiniz” dememeliydi. Başkanlık ısrarı, işin ihlâsını azaltıyor biraz. Bizim âcilen demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var; başkanlık sistemi olsa da olur, olmasa da. Düşünün ki demokratik idare icabında meşruti monarşi bile tesis edilebiliyor, niçin parlamenter sistemle olmasın? Bu konuda üstlendiği risk, sandığından daha fazla bence. Barış görüşmelerine evet, demokratikleştirme paketlerine evet, hatta uzun tutuklama sürelerine yönelttiği eleştirilerde bile haklılık payı var ama bütün elmaları tek sepete koyarak referanduma götürmek... Benim tereddütlerim var. Bu süreç, maazallah, bir yerinde aksarsa, Türkiye çok geriye gider!
-Allah Allaah... Bu zararlı fikirleri nereden ediniyorsun bilmiyorum Çekirge. Başbakan duyarsa ağzına biber koyar. Bari sağda-solda söyleme; seni yaramaz seni!