Büyük bir yazarın iç konuşmaları

Günler uzun, havalar sıcak, ortalık nemli, yaş yetmiş bilmem kaç; hâliyle yıpratıyor. E, bir de tansiyon filan... Stres yapıyor birader. Tutanlara müstahak fakat o taraklarda bezi olmayanlar da risk grubunda yer alıyor ne yazık ki.

Tamam oruç tutmayanlara "ille de tutacaksın" diye baskı yapılmıyor ama nedir kardeşim, böyle acır gibi, "Vah vah, böyleleri de varmış demek, ne yazık" yollu bakışlar, dudak kenarında hoşgörü kılıfına sarılmış ince bir tebessüm. Sana ne be, sana ne!

Ne diyordum? Haa... İşte Sümela'da ayin meselesi; aşağı tükürsen sakal, yukarısı bıyık meselesi. Büyük yazar olmak kolay sanıyorlar karşıdan. Tamam yapınız fakat başka gün kalmadı mı yani, seksen küsur senedir yapılmamış, neyiniz eksilmiş efendim, pırlantalarınız mı dökülmüş, ne gereği var bu gibi âyinlerin filan şimdi. Haydiii, nasıl yaklaşacağız ateşteki kestaneye biz şimdi... Laikliğe aykırıdır diye tuttursam olmaz çünkü laiklik sadece İslam'la ilgili bir şey; hakikaten ne garip bir şeydir, mesela Hıristiyanlıkla laiklik kavramlarını yan yana getirdiğimde olmuyor, birbirine yakışmıyor, sakil kaçıyor ama İslâm'a birebir yakışıyor haspa, hani Nasreddin Hoca'ya "Kızın kısa giyiniyor" deyince ne demiş üstad? Yakışıyor haspaya! Fakat dikkatle dinle şimdi: "Hıristiyan dindarların devleti din kurallarına göre yönetmek için örgütlenmesi" meselâ; oluyor mu, olmuyor, hiç şık durmuyor! İrticâ ve Budizm, oluyor mu; ne alâka? Musevilik ve gericilik? I-ıhh? İslâm ve gericilik! Evet, işte bu, işte bu?..

Şöyle diyelim: "Söz konusu ayine katılan insanların gözyaşlarına saygı duyuyoruz, iyidir, hoştur; felan-fıstık..." Vallahi fıstık gibi yaklaşım bence; çok şık durdu. Hem kuul, hem demokrat...

İyi de oğlum, ya bunlar şimdi bunlar gaza gelip Ayasofya'da da bir Ortodoks ayini yapmaya kalkışırlarsa, bizim gerici takımı vallahülazim güzelim müzeyi basıp yeniden camiye çevirmeye kalkışmaz mı, kavga-gürültü çıkmaz mı? Gericilerin Ayasofya'da cuma namazı kılması, hükümetin oylarına en az 5 puan koyar durup dururken. Yok, istemeyiz. En iyisi şöyle yaklaşmalı meseleye, "İnşallah Sümela'dan yola çıkıp Ayasofya'ya gelen olmaz!"

Ool-mazz, eveet. Nasıl oldu bir bakayım şöylee... Vaay...

Yahu unutur-munuturum, evvela şu buluştan ötürü kendimi tebrik edeyim bir; neden, çünkü müthiş bir fikirdir ve altı çizilmelidir.

Trabzonluların da gönlünü almak lazım biraz, iyi oldu bu ayin meselesi, "Birtakım çevrelerin tahrikiyle yaratılmak istenen fanatizm izleri silinirse çok sevineceğiz" diye yazsam, gerekli mesajı vermiş olur muyum? Olurum. Çok sevi-nee, ce-ğiz! Güzel.

Bu buluşlar, bu zekice fikirler nasıl geliyor aklıma ben de şaşıyorum. Hem Trabzonlulara gülücük atıyorum, hem gericileri tekmelemiş oluyorum.

Turistik açıdan da iyi oldu bu iş haa; hayli turist gelir Maçka'ya fakat Patrik yanlısı gibi görünmek de doğru değil. Öhö öhö, "Sayın Patrik acaba Patrikhane'deki Kin kapısının açılmasını düşünüyor mu? Düşünsün efendim, olmuyor böyle..."

Peki, ya bir kısım okuyucular bu ne perhiz ne lahana turşusu derse ne yaparım? Şöyle bir cümle iyi gider şimdi: "Öteden beri Patrikhane'ye karşı çıkan birinin Sümela'daki ayini olumlu karşılaması bazılarını şaşırtmamalıdır. Biz haklı taleplerinin değil, ayrıcalıkların karşısındayız."

Artık dayanamıyor ve kendimi yeniden kutlamak gereği duyuyorum: Aman Allah'ım, ne kadar soğukkanlı, ne kadar bilimsel bir şey yaptım şu anda ben: Ne kadar önemliyim ve ne kadar alçakgönüllüyüm. Oh, gururlanmamalıyım, gururlanmamalıyım; maaşallah demeliyim eski dille!


Kaynak (Arşiv)