Bürokratlar da sever!
Sevgili okuyucularım, toplumun nabzını iyi tutan ya da tutmaya çalışan bir gazeteciyim (yani aslında tam karar veremiyorum...).
Önüme her gün bir miktar bilgi ve belge gelir (günlük gazeteler, dedikodu yayan internet sitelerinin dedikodu bültenleri, spam niteliğindeki e-postalar; bülbüller, kırlangıçlar...).
Özellikle kamu görevlilerinden, bürokratlardan gelen bilgiler her açıdan çok önemlidir. (Kamu görevlisi dediysek, ambar memuru sanmayın ha; daha yüksek makamlar; anlayın yau!)
İktidarların güçlü olduğu dönemlerde bürokratlar suskunluğa girer. (Şu mühim lâfımı siyaset bilimi literatürüne geçirmeyen bilimsel çevrelere yazıklar olsun!)
(Bu bürokratlar var ya, işte bunlar) Yanı başlarında yapılanları görmezden, bilmezden gelirler. Gerçek nedeni de güçlü iktidardan çekinirler. (Tırsarlar mı deseydim yoksa!)
Ne zaman ki iktidarlar yıpranmaya başlar, işte o zaman bürokratlar dışarıya açılmaya başlar! (Dışarıya açılmak şöyledir; odalarının pencerelerini açarlar, koridora çıkıp hava alırlar; o esnada odaya pencereden kuşlar girer, bazı bilgi ve belgelerin fotokopisini yaptırıp daha sonra gagalarıyla tutarak uçururlar filan.)
İktidarın hoşlanmayacağı belgeler ve bilgiler el altından basına sızdırılır. (Bunu biliyor muydunuz; bilmiyordunuz ama artık biliyorsunuz!)
Her dönem böyledir. (Sene dokuz yüz elli sekiz, bir gün...) Bürokrat, siyasal iktidarların ayar taşıdır ("Ayar taşı" kavramı benden halkıma armağan olsun. Mihenk taşı da derler ama Arapçadır, boş verin onu). İktidar güçlü ve sağlamsa suskundur. (Bürokratlar da sever; konuyla ilgisi yok ama içimden geldi işte!). Ne zaman ki yıpranmaya, yara almaya, zayıflamaya başlar, bürokrat işte o zaman devreye girer (vee ışıkları yakar, görünen manzara içler acısıdır sevgili okuyucular!..).
Ya da biz gazeteciler biliriz ki, onlar şu veya bu biçimde yakınmaya başladıysa, basına sızdırmalar devreye giriyorsa, iktidar gücünü yitirmeye başlamıştır. (Arayın bakın, başka kitaplarda bulamazsınız bu bilimsel şeyleri.)
Günümüzde de aynen böyle. (Bu cümlem de siyaset bilimi kitaplarına geçirilsin; tecrübe konuşuyor burada aloo!)
2 yıllık AKP iktidarı döneminde suskun kalan bürokrasi yavaş yavaş canlanmaya başlıyor. (Unutma ki bürokrasisi suskun kalmış bir millet / sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir!) Bunu somut olarak görüyoruz. (Ne yani, siz görmüyor musunuz?)
Belgeler ve bilgiler ufaktan bile olsa basına sızdırılıyor. (Yarım-sıfır olsun bizim olsun abi). Bürokrat, kısıtlı bile olsa kapısını aralamak durumunda kalıyor. (Niçin? Çünkü havasız kalıyor adam içerde...) Çünkü olanları içine sindiremiyor. Çok olumlu bir gelişmedir. (Sindirememek olumlu bir şeymiş gibi anlaşılır mı acaba; adaam boş ver...) Bunu hem vatandaş, hem de gazeteci kimliğimle söylüyorum. (Yoksa balet ve klarnetçi kimliğimi de koysa mıydım ortaya?)
Bu işler birdenbire olmaz (slow motion olur). Yavaştan başlar ve sizin elinize en önemli siyasal göstergeyi verir (ve siz o göstergeyi sıkı tutarsınız).
Bürokrat tepki veriyorsa, o iktidar yıpranmaya başlamıştır. (Bu cümlem de zay'olmasın, tarihe geçsin.) Biz bunu her iktidar döneminde istisnasız ve aynen böyle yaşadık. Bürokrasi şimdi 'ürkeklik' dönemini atlatıyor (ısınma turları sona erdi). AKP döneminde ilk adımlar atılıyor. (İnsanlık için büyük, insan için küçük bir adım...)
Bu ölçü, bu gösterge şimdiye kadar hiç şaşmadı, yanılmadı. Bunu destekleyen ikinci unsur, vatandaşlardan her konuda gelen yakınmaların artmasıdır ve bunu yaşıyoruz (ve ne kadar mutluyum şu an; size anne diyebilir miyim teyze?).
Benim tuttuğum nabızlara güvenin (tuttuğum nabzı bırakmam ben). Bugüne kadar hiç şaşmadı (pilli saatler canavar valla). AKP hızla yıpranıyor (oh oh). İniş başladı (kayaklarım nerde benim?).
(Not: Parantez içindeki italik ilaveler benim; arta kalanı ise bir başka köşe yazarından aynen iktibastır.)