Buradan Vestel'e sesleniyorum
Karşıdan bakılınca, insanda ciddi bir intiba uyandıran bir kaafile hukukçu, gazeteci ve akademisyenin şu mâhut 367 meselesini, sanki aslı astarı varmış gibi tartışmaları, 367 denilen şeyin varlığına delâlet eder gibi görünüyorsa da gerçek durum öyle değil.
Fakültelerin ilk yarıyıllarında okutulan hukuka giriş dersinin sınavında, "Anayasa'nın 96. ve 102. maddelerine göre, cumhurbaşkanlığı seçiminde toplanma yeter sayısı 367'dir; doğru mu, yanlış mı?" sorusunun cevabında "doğru" şıkkını işaretleyen lisans talebeleri, havada, karada, suda; Ortadoğu ve Balkanlarda, AB ülkelerinde, Patagonya'da ve hatta lineer mantığa takla attırmalarıyla tanınan Pasifik Okyanusu'ndaki bilumum muz cumhuriyetlerinde tek muayyen ve kaçınılmaz muameleye mâruz kalırlar:
Sıfır almak!
Bir başka ihtimâl, CHP'nin herhangi bir seçimde zafer kazanması kadar muhâldir, bâtıldır, bednâmdır.
Peki, nasıl oldu da bu derece aykırı, akıllara ziyan ve mantığı yumurtanın dikine durması derecesinde zorlayan şu 367 buluşu, Türkiye'nin gündemine sokulabildi; başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partiler ve bütün Parlamento, yayın organları ve hatta Rektörler Komitesi gibi müheykel müesseseler, ciddiyeti itibariyle ancak, "bir ok attım kebab oldu" vecizesinin yanına konulabilecek bir garip yorumun etrafında ciddiyet hâlesi oluşturabildiler?
Bu husus, dünkü gazetelerin bazılarında yer alan Vestel firmasının % 90 nisbetinde enerji tasarrufu vaad eden yeni teknolojik buluşu kadar hayranlık uyandırıcı bir muammâdır!
367'nin ilk kâşifi her kim ise şahsi haset ve takdir hislerimi alenen kabul buyurmasını ricâ ediyor, Vestel'e ise söz konusu şahsı derhal yüklü bir transfer ücreti mukabilinde firmanın Ar-Ge kısmına kazandırmasını nâçizâne tavsiye ediyorum; yeni transferinin Vestel'e, futbol şubesinden daha çok reklâm, para ve itibar kazandıracağına şüphem yoktur. Böyle bir mûcidi her firma bünyesinde görmekten haz duyacaktır.
Saat 16 sularında Meclis'te 360 milletvekilinin bulunduğu belli oldu; bu durumda CHP'nin vaadini yerine getirerek Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını bekleyebiliriz. Bu müracaat, ihtiva ettiği usûl incelikleri bakımından çok merak uyandırıcı bir süreç olacak ve mahkeme tarafından kabul edilmesi bile hukuk ulemâsı nezdinde yıllar boyu sürebilecek tartışmalara konu teşkil edecektir. Tabii en çok merak edilecek husus ise mahkemenin hangi istikamette karar vereceği...
Önceki gün akşam eski adalet bakanlarından biriyle aynı mecliste iken sohbet esnasında, 367 meselesinin CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi halinde mahkemenin bu talebi kabul ve itirazı yerinde bularak Meclis'in (bu satırların kaleme alındığı şu esnada) yaptığı oylamayı iptal edeceğini, çünkü müracaatı öncelikle görüşmeye alacaklarını belirtmiş olmalarının ihsâs-ı rey sayıldığını ileri sürdü. Bu şaşırtıcı tahmini sizlerle paylaşmak için kendisinden izin istedim; izin verdi.
Şu anda hukuken böyle bir dava mevcut bulunmadığına göre, mahkemenin kararını etkilemesi söz konusu olmadığı için fikrimi belirtmek isterim: CHP'nin itirazı haklı bulunduğunda olabilecek en vahim ihtimallerden biri, başta lâfzı ve metni ile Anayasa ve anayasal kurumlar olmak üzere, parlamenter düzenin, demokrasinin ve elbette Cumhuriyet'in de büyük bir güven kaybına uğramasıdır. Buna paralel olarak yumurtayı dik durduran 367 buluşunun mahkemece ciddiye alınması, kısa vadede AK Parti oylarının zirve yapmasına ve Sayın Baykal'ın bir kitap yazmasına sebep olabilir: "Siyâsî Hâtıralarım!" Bu kitabında Sayın Baykal'ın şu gibi bölüm başlıklarına yer vereceğini tahmin ediyorum: "Kurultay püflerim", "Beni kimler yanılttı?", "CHP iflâh olabilir miydi?", "Emekli oldum, huzuru buldum", vs., vs., vs...