‘Bundan böyle derneğin işi zor!’
İstanbul Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından yaptırılması düşünülen Çamlıca Camii için açılan yarışma sonuçlandı.
Habertürk ekranlarında Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’yla yapılan canlı yayında sunucu Didem Yılmaz, sohbeti şu cümleyle bağladı:
-Gerçekten bundan böyle derneğin işi çok zor!
Bu anlamlı cümle ile sunucu hanımefendi, bunca birbirinden güzel proje arasında bir seçim yapmanın hayli güç olduğunu nâzikâne imâ ediyordu ama tamamen başka gerekçelerle nâçizâne benim de fikrim aynı istikamettedir: Derneğin işi çok zor! Müsaade buyrulursa kendi nokta-i nazarımı kısaca arz etmek isterim.
Biliyorsunuz, işin bidâyetinde dernek ve proje yarışması filan yoktu; fikir tamamen Başbakan’a aitti, caminin mimarı, hatta üç aşağı beş yukarı projesi bile hazırdı. Basında Kahramanmaraş’taki II. Abdülhamid Camii’ne benzer devâsâ ve klasik tarzda bir eser yaptırılacağı haberleri yayınlandı. Ne var ki, kamuoyundan gelen haklı tepkiler üzerine Başbakan, aradan çekildi, câmi yaptırma işini dernek sahiplendi ve böylece “Halkımız bu camiyi istiyor!” görüntüsü tamamlandı. Dernek, sür’at asrına yaraşır bir çalâklıkla galiba temmuz ayında yarışma şartnamesini açıkladı, jüri tesbit edildi. Mimar odaları, proje süresinin sadece birbuçuk ay olmasına da tepki gösterdiler ve galiba yine bir miktar haklıydılar. Bu arada jüriden çekilenler de oldu. Teslim tarihinde 62 proje derneğe teslim edildi. Jüri çalıştı, inceledi, kararını verdi: Birinci yoktu, iki ikinci, iki üçüncü ve beş mansiyon ödülü verildi. Derneğin resmî web sitesi ödüllü projeleri kamuoyuna duyurdu.
Projelerin PDF nüshalarını indirdim; baktım, inceledim ve neticede Didem Yılmaz kardeşimin zarif tesbitine yerden göğe hak verdim: Bundan böyle derneğin işi hakikaten zordu!
Zor, çünkü evvelâ şu konuda âcilen karar vermek zorundalar: Projelerden birini (diyelim ki iki ikinciden birini) mi uygulatacaklar, yoksa, “Nasıl olsa birinciliğe lâyık eser bulamadık; en iyisi dışardan bir mimara sipariş verelim” mi diyecekler?
Kolay karar değil; zor mesele! Ödüllüleri gördükten sonra her hâl u kârda ikinci şık daha iyi gibi görünüyor. Meselâ ben jüride olsam (“Yok daha neler!” sesleri...) diğer üye arkadaşlara, “Arkadaşlar, bu gençlere ödüllerini sessizce verelim ama projeleri halka açıklamayalım. Kamuoyu zaten balık hafızalıdır. Çamlıca camii meselesi zaten unutuldu gitti; açıklayıp da bir kere daha bedhahların, nasipsizlerin, işten anlamazların, velhâsılı düşmanların ve muhaliflerin diline düdük olmayalım; kapatalım gitsin şu meseleyi” derdim.
Öyle yapılmadı, projeler duyuruldu ve işten anlayan da anlamayan da, jüri meyânında katılımcı mimarların da mimari vizyonunu, geleneği nasıl yorumladıklarını, özellikle sembolik anlamların üç boyuta taşınması konusunda ne kadar ehil ve uzman olduklarını tartmak fırsatını buldu.
Unutmayalım, seçtiklerimiz bizi de tartar; tercihlerimiz, ehliyetimiz hususunda önemli ipuçları verir. Sevdiklerimiz ve sevmediklerimiz bir yerde şahsiyetimizi tarif eder.
Ufkumuz bu mudur arkadaşlar? Kendinize acımadınız diyelim, genç olduklarını tahmin ettiğim proje müellifi mimar arkadaşlara da mı hiç merhamet etmediniz?
Önemli hatırlatma: Vefatının 300. yılında, 23-24 Kasım günlerinde “Uluslararası Itrî Sempozyumu” düzenleniyor. Cumhurbaşkanlığı’nın himâye ettiği Sempozyum Haliç Sütlüce Kongre Merkezi’nde açılacak. 24 Kasım günü saat 18.45’te ise müthiş bir musiki şöleni var: İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu, Yenikapı Mevlevihanesi’nde Itrî’nin Segâh Ayinini icrâ edecek. Kemâl-i zevkle duyururum.