Böyle buyurdu 'Devlet'
-Hocam, epeydir görüşemedik; sorularım birikti epeyce; hangisinden başlayalım?
-Kısa ve özlü olanından tabii ki Çekirge!
-Hayhay. N’oolacak bu AKP’nin hâli?
-AKP’nin hâline üzülmeli miyiz diye seni haşlamak çok kolay olurdu ama haklısın. Bu partinin yönetici kadrosu, tepeden inme başbakanlık darbesine rıza göstermekle kendini değersizleştirdi ve demokratik bir kurum olamayacağını da gösterdi. Biat kültürünün egemenliğidir bu, hatta ‘Ben artık iktidar oyununda yokum; beni değil, Saray’ı hesaba katın, aradan çekiliyorum; o ne derse o olur.’ çizgisine gerilemektir. Trajik bir düşüş, hatta saçmalık kabilinden bir şey. AKP, kendini antidemokratik bir tarzda imha etti ve diğer kapıları sımsıkı kapattı. Düşünsene, bu heyet yarın hangi gerekçeyle seçmeninden oy isteyecek?
-Saray’ın istediği de bu değil mi?
-Saray, AKP gibi elverişli ve kullanışlı bir aparatı gözden çıkarıp değersizleştirmek istemezdi hemen Çekirge; çünkü yeri geldikçe, ‘Milli irade böyle istiyor.’ filan gibi gerekçeler gösteriliyordu. Mecbur kalındığını çıkarıyorum olayların gelişme biçiminden. Çok tekrarlandığım bir ‘yurdum insanı’ davranışı vardır hani: Gecekondusunun yıkılacağını anlayan çaresiz vatandaş, evinin damına çıkıp ya çocuğunu, ya karısını öldürmekle tehdit eder. Bazen de elinde benzin bidonu ile kendini yakacağını ileri sürer. Son çaredir bu onun için. Hayır, Saray ‘Parti’yi bu kadar kolay, bu kadar aşikâr ve bu kadar zamansız harcamak istemezdi. Çok darda kaldığı, bunaldığı anlaşılıyor. Partinin hükmî şahsiyetini, marka değerini sıfırlayan bir manevra. Düşünsene, dış politikada artık böyle bir partinin temsilcisini kim ciddiye alır? Siyasi intihar.
-Nedir onu bu kadar aceleci davranmaya sürükleyen sebep?
-Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner endişesi. Yandaşların bile yarım ağız itirafa başladıkları bir yığın anayasal ihlâl var geride. Fiili durumun bir an evvel hukukîleştirmesi lâzım. Önünü göremiyor ve bu onu çok sinirlendiriyor. Davutoğlu gibi mûnis bir ismi bir lâhzada bunun için gözden çıkardı. Müthiş bir egoizm. Partisini değil, şahsi geleceğini düşünüyor ve telâş içinde.
-Başarılı olur mu sizce?
-Yeni bir başbakan atamakta elbette başarılı olacaktır; burada problem yaşamaz, fakat bundan sonra neler olacağının izlerini Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasında aramak daha isabetli olur. Bahçeli’yi dün mutadım hilâfına dikkatle dinledim. İlk elde akla girân gelen garip şeyler söyledi ve dinlerken şu hisse kapıldım: ‘Kendi istediklerini ve gündemini değil başka bir talebi seslendiriyor.’ Yedi ay önce yüzde 49.5’la tek başına iktidara gelmiş bir partiye hariçten ve açıkça koalisyon teklifinde bulunması bu zannımı güçlendirdi…
-Kimin talepleri, hangi odağın olabilir?
-Tek kelimeyle ‘Devlet’in; TC Devleti’nin stratejik ve taktik aklını temsil eden çevrelerin talep listesi diye baktım anlattıklarına ve olup-bitenlerden rahatsız oldukları kanaatine vardım. Terörle mücadelenin bu safhaya varmış olmasından hoşnut değiller anlaşılan. Suriye eksenli dış politikanın iflâsından da hoşnut değiller. Bak ne demiş, “AKP’nin olağanüstü kurultayı sonrasında terörle mücadele zaafa uğrar ve tavsarsa, parti olarak TBMM’de her türlü ilave desteği vermekten çekinmeyiz. Bunu da milli görev sayarız.” Haydi kelime oyunu yaparak altını çizeyim: Bu bir ‘devlet’ görüşüdür. Devlet’in önceliği terörle mücadeledir ve bu mücadele sürerken kriz istemiyor bazı çevreler diye anladım bunu… Ha, bazılarının can sıkıcı bulacağı bir ayrıntı daha var galiba: Her kimseler işte o çevreler başkanlık filan da düşünmüyorlar ve bir oldu-bittiye de rıza göstermeyecekler anlaşılan!