Bir operasyonun düşündürdükleri...
Çukurova Burç Koleji’nin cumartesi sabahı 4 maliyeci ve 40 polis tarafından vergi usul kanununa muhalefet ithamıyla basılması fevkalâde hayırlı olmuştur.
Yarım milyon memleket evlâdının YGS’den sıfır çektiği bir günde, YGS’nin Adana birincisini yetiştiren bir eğitim kurumunu, “Nerde senin şapkan?” fıkrasında olduğu gibi ‘cürm-i meşhut’ yani suçüstü yapmak, yüzler akı Milli Eğitim’imiz için bir iftihar tablosudur. Baskında maliyeci arkadaşların öne çıkmış olması ise, mâli disipline gösterilen hassasiyet bakımından göz yaşartıcı bir mâliye hamlesidir ve yolsuzlukla tâvizsiz mücadele konusunda hükümetimiz, ‘17-25 Patırtısı’ndan sonra bozulan fiyakasını inşallah böyle böyle düzeltecektir.
Baskına 40 kadar polisin refakat etmesi, operasyonun taşıdığı muhtemel riskler bakımından çok yerindedir; baskın şimdilik hiçbir direnişle karşılaşmadığı için operasyonun güvenlik boyutu belki konuşulmuyor fakat maazallah arkadaşlar... Ya okul bahçesine kazılmış mevzilerden gözükara veliler, emniyet güçlerimize ağır makineli tüfek veya sniper ateşi açsaydı; ya bazı yaramaz öğrenciler sınıf kapılarının arkasına yığdıkları sıralarla barikat kurup pencerelerden kahraman güvenlik birimlerine kırık tebeşir, leblebi tozu bombası ve daha da fenası kalemtıraş döküntüsü serpseydi veya maazallah koridorlardaki denetim memurlarının ayakları altına sabunlu paspas mayını ve sair bubi tuzakları döşenmiş olsaydı bugün başka bir şey konuşuyor olurduk! Bir musibet bin nasihatten evlâdır diyerek bu çok riskli operasyonun arkasındaki yönetici kafayı ikaz etmek yerinde olacaktır. Bir dahaki baskından önce, bu tip maarif kurumlarının taşıdığı yüksek tehdid gücü göz önüne alınarak panzerler, tomalar, çelik yelekli özel vurucu timler ve illâ ki havadan helikopter denetimi gibi tedbirler asla ihmâl edilmemelidir.
Eğitim ciddi iştir efendiler; özellikle özel okulların finansmanı konusu kesinlikle savsaklanmaya gelmez. O kadar mühimdir ki farz-ı muhal vergi usul mevzuatımız eğer kaybolmuş olsaydı, şu an geçerli anayasayı ilk dört maddesiyle birlikte bulana bahşiş diye versek az gelirdi. Nitekim, enteresan bir ayrıntıdır ve buraya mutlaka derc edilmesi gerekiyor: Mafya reisi Al Capone’un vaktiyle onca haydutluğuna rağmen her defasında yakayı sıyırması üzerine federaller de taktik değiştirip müteveffayı vergi usul kanunlarına muhalefetten enselemişlerdi. Bir önemli ayrıntıyı daha: Vergi mevzuatımızda şu an itibariyle idam cezası olmaması inanılır gibi değildir. Hükümetimiz, gözlerin nûru gönüllerin sürûru aziz reisicumhurumuza pabuç gibi dille cevap yetiştireceğine Meclis’teki torba tasarının içine, mâli suçlara idam, olmadı sürgün cezası takdir edilmesi için elini çabuk tutmalıdır zira seçimler yakındır ve seçimden sonrası bulanıktır.
Kezâ, bu gibi eğitim kurumlarının niçin bu kadar başarılı öğrenci yetiştirdiği konusu da dikkatle araştırılmalı ve bu mânidar bağıntının ipuçları mutlaka bulunmalıdır. Bilindiği gibi eğitimimizin en temel kuralı, ‘Hiçbir başarı cezasız kalmamalı’ prensibidir. ‘Fıstık gibi’ eğitim sistemimiz bile, YGS’de yarım milyon evlâdımızın sıfır çekmesine engel olamıyorken birtakım kendini bilmez okulların gerek içerde gerekse yurtdışındaki sert rekabet şartlarında bile şakır şakır başarılı sonuçlar alması yenir yutulur gibi değildir. Muhtemelen bu işin içinde başkaca işler vardır ve Sulh Ceza Hâkimliklerimiz, gerek sulh, olmadı ceza yoluyla milli eğitimimizi içinde debelendiği kalitesizlik girdabından kurtarmak için vatana hizmet tertibinden hararetle fazla mesai yapmalıdır.
Göller bölgesinde bir ada olmak, açık suçtur; hiçbir bahâne ile göz yumulamaz ve hoş görülemez. Aziz yurdumuzda bütün tencerelerin dibi aynı oranda kara olmalıdır.
Başarılı öğrenci yetiştirmek ha; vay küstahlar!