Bir okur mektubu
Zaman Gazetesine kayyım atandığı gece yaşananları takip eden ismi meçhul bir okurum, bu gelişmelerden doğan hislerini kaleme almış ve Twitter üzerinden aşağıdaki metni bana göndermiş. Kendisine huzurunuzda teşekkür ederek bu anlamlı yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Eyy Çocuk,
Yüreğinde saflığın, masumiyetin yer ettiği, gözyaşında samimiyetin, hakikatin yüzünü gösterdiği çocuk! Zaman'ın çocuğusun sen, belki büyüyecek bilmem ki kaç yaşına geldiğinde okuyacaksın bu satırları.. Bu dönemin hitabı bu şekilde başlıyor, o yüzden eyy diye seslenişimin ardındaki hakikati(!)bil...
Neden sen çocuk? Öyle ya memlekette yazılacak kimse kalmadı mi ki sana yazdım? Kalmadı, kaldıysa da bizim ona güvenimiz kalmadı.. Yeni nesil diye başlayan cümlelerden hep bir ümit kapısı açmak istemişimdir. Gelmemiş günlerin umut bekçisi gördüğüm için belki de onları...
Hitabıma adalet diye başlayayım istedim muhatap bulamadım, insanlığı denemek istedim sesimi duyuramadım, inananlar en iyisi dedim niyet ettimse de ameli saymış bulamadım.. Onun için sana yazıyorum evlat, tertemiz yüreğine, kirlenmemiş zihnine, bozulmamış diline sesleniyorum...
Bu zamanda iyi ki çocuksun iyi ki senin aklın ermez sözünün bizatihi muhatabısın. Neden mi?
Dertliyiz, kederliyiz, gözüyaşlıyız, nicedir uykularımız kesik kesik, bitmek bilmeyen hicran ile sabahlıyoruz..
Bugün bardaktaki suyun artık taştığı gündeyiz. Her sabah gözlerin ışıl ışıl kapının önüne gelen gazeteyi okula gitmeden evvel annene verdiğin günün belki de son demindeyiz. Sesimiz soluğumuz saydığımız, gözümüzden sakındığımız biricik Zaman'ımızı çaldıkları gündeyiz.
Ey gece diyorum geçmesen, bitmesen, sabah olmasa gözlerim görmese ertesi gün olacakları..
Çaldılar evlat çaldılar bizden Zaman'ımızı... Yıllarca besleyip büyütüp harcına gözyaşı, emek, gayret, himmet ektiğimiz gazetemizi de en son hamleleri sayıp çaldılar bizden.. Öyle bir dönemdeyiz ki mesnetsiz bahanelerle her türlü malımıza kastediliyor. Adalet tatile çıkmış evlat, kayyım adıyla her yerden nemalananlar bir tek kendi yerine, kendi makamına, kendi malına getirmekten korkuyor kayyımını...
Evlat, insanlığımızın üzerine bu gece uzun bir hüzün yağıyor. İnsanlar yağmur sanıp şemsiyeyle korunmaya çalışıyor lakin kimse hüznüne sahip çıkmıyor.
Kaldırımda dertli dertli oturan gözlerine hüzün yerleşmiş Ahmet Turan abiyi Ali Bulaç abiyi görüyorum kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor dayanamıyorum. Kim mi bu dediklerim.. Bunlar Zaman'ın Koca Çınarları evlat.. İnsan nasıl unutur ki onları o kaldırımda hüzünlü ama asla yılmayan bakışları..
Ahh evlat öyle bir zamandayız ki giden sadece gazetemiz olsa idi keşke. İnsanlığımız gitti evlat insanlığımız. Azalıyoruz günden güne.. Firavunlar-Musalar, Zalimler-Mazlumlar, Habiller-Kabiller, Dostlar-Postlar.. Daha niceleri evlat, kalbime zihnime ağır gelen taşımaktan yorulduğum daha nice kelimeler..
Ben böyle bir devir görmedim evlat, birbirine bu kadar yabancı insan görmedim. Herkes bir diğeri için öteki artık...
Memleketin her yani yangın yeri... Her gün istisnasız her gün şehit haberi... Hayret! Hayret etmekten sakın korkma evlat ve ömrün boyunca hayret etmeye gayret et çünkü bu zamanın insanları ne vakit hayret etmeyi bıraktı o vakit her şeye alışır oldu. Ölümler artık kimseye ibret vermiyor...
Keskin bir bıçak gibi kesilmiş insan yanımız. Herkes öteki saydığının acısıyla mutlu. Sözde %98'i müslüman sayılan bir ülkenin insanlarıymışız. Sen büyüdüğünde bu oran hakikatine kavuşur inşallah.. İçi günden güne boşalan bir müslümanlık... Ah evlat büyük uçurumlar açtılar aramızda. Her şey ama her şey makam sevdasından. Dua et evlat "Hırs, sebeb-i hasarettir." "Dünyaya ait işler kırılmaya mahkum şişelerdir." Ama insanın başına ne geldi ise bu şişelere sahip olma arzusundan geldi. Ve kaybetti insan nesi varsa. Şucu bucu olduk ama insan olamadık bir türlü. Bu satırları okuduğunda ne kadar ümitsizmişsin diyeceksin belki de. Hayır, ama şair diyor ya "Umudum her zaman bakidir ama zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun" Bu yol uzun evlat ve biz bu zamanın bize müsaade edilen kısmındayız şu an. Yaşıyoruz nefes alıyoruz çok şükür ama insanlığımız artık kıyıya vuruyor ve biz dönüp yüzüne bile bakamıyoruz..
Yorgunum evlat, geceye sığındım, gecenin sahibine sığındım. Geçeceksin eyy zaman diyorum biliyorum, iyi ki geçiyorsun geçmiş oluyorsun iyi ki geleceğin var ve çok şükür ki şimdi olup hüznün zeminde kalmıyorsun.
Evlat bu zamanı unutma, bu zamanın da zindanları var, suçsuz yere aylardır mahkum edilen Yusufları var.. Onların da rüyaları var duaları var gözyaşları var ve âh'ı var! Sen sen ol âh alma evlat...
Dilerim tarihin tekerrür etmez, etmez de tarihinin büyüğü olduğunda yeniden bu satırları yazmaz kalemin!
Yüreğinden öpüyorum seni evlat en masum en temiz yerinden...