Bir medya maydanozunun hazin itirafları

Lâfı döndürüp dolaştırmadan peşinen söyleyim: Bu satırların yazarı, bir sene öncesine kadar, Allah'ın her yevmiye günü -siz bilemediniz gün aşırı!- ekranlara çıkıp, kendisinden sual olunan bilumum mevzûlar hakkında derâkab fikir beyan ederek kurulmuş makine gibi konuşan "yorumcu, uzman, hoca, araştırmacı gazeteci, filan fakültede profesör, filan müessesede mütehassıs" gibi zevatla tatlı tatlı dalgasını geçen bir adamdı.

Yine kestirmeden ifade ediyorum: artık öyle değil!

Anlayacağınız şu ki, bu satırların yazarı da, kendi tâbiriyle "kötü yollara" düşmüş ve hiç hazzetmediği halde televizyonlarda arz-ı endam etmeğe başlamış bulunuyor. Ara sıra silkinip, "nedir yahu, bir daha gitmeyeceğim işte; ben istemezsem, kim beni zorla televizyona çıkmaya zorlayabilirmiş ki" diye esip gürlemekte, kendince kasemler etmekte ise de, bir de bakıyor ki, "aa, bir televizon stüdyosunda parlak ışıklar altında öteki tartışmacı arkadaşlarla birlikte yağıp gürlemekte...

Atalarımız boşuna "büyük lokma ye, büyük lâf söyleme" dememişler.

Nitekim bakınız, bundan oniki sene evvel Aksiyon dergisindeki (Sayı: 356, 29 Eylül 2001, yazının başlığı "Medya Maydanozları Sendikası Başkanıyla Sohbet") köşesinde bu satırların yazarı, şu günlerde cayır cayır yapmakta olduğu işi o günlerde yapanlarla nasıl inceden inceye dalgasını geçmekte idi.

Temel'in dediği hesap, "Haçan pu bağa bir ters olsun!" İbretle okuyalım!


-Hoşgeldiniz beyefendi; bana röportaj vermeyi kabul ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum; onca iş arasında...

-Aman efendim ne demek, görevimiz. Bizler sizler sayesinde varız; teşekküre ne hâcet, işimiz bu!.

-Bir sendika kurmak üzere olduğunuzu duyduk; ismini pek şey etmek istemiyorum; tam olarak neydi acaba?

-Mahcub olmanıza gerek yok efendim. Duyduklarınız doğrudur. Kurmayı düşündüğümüz sendikanın adı "Tüm Medya Maydanozları Sendikası"dır. Kısaca biz ona "Tümemay" demeyi düşünüyoruz.

-Bilmeyenler olur diye soruyorum; medya maydanozu nedir ve ne iş yapar?

-Tabii, izah edeyim; medya maydanozu tam olarak televizyonların haber ve tartışma programlarında uzman olarak görüşüne başvurulan kişidir; yazılı basında da görev yapan maydanoz arkadaşlarımız vardır; bizim temel niteliğimiz her şeyi bilmek ve akla gelen her konuda topluma görüş sunmaktır.

-Çok güzel, peki niçin örgütlenmeye lüzum hissettiniz; bu çok farklı bir topluluk çünkü?

-Arz edeyim efendim; biz medya maydanozları, bugüne kadar genellikle bağımsız çalışmayı tercih ettik. Gerçi bazı basın gruplarının bünyesinde kadrolu çalışan maydanoz arkadaşlarımız vardı fakat çoğunluğumuz bağımsızdık. Haliyle tek tek çalışınca çoğu zaman sömürüldüğümüzü fark ettik. Özellikle bazı televizyon sunucularının aşağılamaları filan o noktaya itti bizi.

-Anlıyorum, Tümemay'ın temel maksadı nedir peki?

-Evvela örgütlenmek tabii. Bir genel merkezimiz olacak; orada daima bir nöbetçi maydanoz arkadaş bulunduracağız. Medya kuruluşları maydanoza ihtiyaç duyduğunda sendikayla muhatap olacak.

-Yani şöyle olacak değil mi; diyelim ben bir program yapımcısıyım veya haber editörüyüm. Sendikaya telefon açacağım; diyelim ki, "sosyal patlama olur mu olmaz mı?" konulu bir program yapıyorum, adama, yani maydanoza ihtiyacım var diyeceğim...

-Aynen öyle; nöbetçi sekreter arkadaş da o anda boş olan arkadaşların listesine bakacak ve size bazı maydanoz arkadaşlar gönderecek..

-Peki ismen tercih yapamaz mıyım?

-Elbette yapabilirsiniz ama bu özel tarifeye giriyor yönetmeliğimize göre!

-Yani ücret talep edeceksiniz?

-Elbette, bugüne kadar çok bedava çalıştık beyefendi; hem de gece sabahlara kadar. Cepten verdik çoğu kere, ün olsun, piyasayı tutalım diye. Reklam aralarında bir çay, biraz bisküvi verip bir de taksi tuttularsa ne âlâ..

-İnanmıyorum; seyirciler sizin hep para karşılığı maydanozluk yaptığınızı sanıyor çünkü?

-Nerde birader; parayla çıkan arkadaşlar var tabii ama çoğumuz işin zevkindeyiz itiraf etmek lazımsa. Teve'ye çıkmak, ekran önünde kavga etmek, meşhur olmak filan yetiyordu çoğumuza...

-Peki para talep edince eskisi gibi televizyonlardan davet alacağınızı düşünüyor musunuz?

-Valla o konuda epey tereddüd ettik tabii... Neticede artık bir piyasa oluşturduğumuza karar verdik. Şöyle ki: Artık biz olmaksızın hiçbir televizyon doğru dürüst reyting alamaz; çünkü biz toplumun bilgi ve projeksiyon ufkunu genişletiyoruz, üstüne üstlük canlı yayında kavga filan da çıkarıyoruz. Çok yönlü fonksiyonumuz var yani, bir kamu hizmeti bu canım...

-Sahi yahu, bu kadar çok şeyi nereden biliyorsunuz?

-Laf aramızda -burayı yazmamanızı rica edebilir miyim- idare edip gidiyoruz işte; işin incelikleri var, püf noktaları...

-Ne gibi mesela?

-Meselâ bilmediğin bir şey çıkarsa karşındakine saldırırsın, konuyu saptırırsın. Daha da olmazsa sen 28 Şubatçısın veya 28 Şubat'ın kılıç artığısın deyince mutlaka maraza çıkar, asıl konu unutulur, anlıyorsun?

-Ekrana çıkmadan o konuda hazırlık yapıyor musunuz?

-Eh tabii; günlük gazeteleri okuruz meslek icabı; internette üfürük dedikodu siteleri var bi sürü, onlara bakarız, dergi filan.. ama başladıktan sonra arkası gelir zaten...

-Gerçekten öyle, saatler su gibi akıp gidiyor!

-Elbette, gerginliği hiç düşürmeyeceksin tartışmada; ipler hep gergin kalacak; öyle üniversite hocası gibi mıy mıya başlarsan bir daha ekran yüzü göremezsin!

-Sahi içinizde hocalar da var?

-Hocalar da var ama çoğu amatör; kabiliyetli olanları kısa zamanda işi şıp diye kavrıyor; zaten ekranda tutuk adam bu işten ekmek yiyemez, yırtıcı olacaksın.

-Bazen ciddi kavgalar çıkıyor; birbirinize darılıyor musunuz?

-Aman efendim güldürmeyin beni; hep arkadaşız biz..

-Ama kiminiz sağcı kiminiz solcu; ciddi görüş ayrılıkları var aranızda?

-Bakkalın sağcısı solcusu olur mu efendim; biz de bu işin esnafıyız; iş icabı takışırız, hatta birkaç kere sille tokat yapalım dedik ama tekrarına yönetmenler izin vermedi, "bağırın çağırın kâfi" diyorlar..

-Zor olmalı?

-Alıştık artık; bir hayat tarzı bile diyebiliriz medya maydanozluğuna. Neyse ki bu sendika işini akletti arkadaşlar; iyi oldu.

-Peki bu "maydanoz" tabiri size itici gelmedi mi; bugüne kadar sizin hakkınızda olumsuz şeyler söyleyenlerin taktığı bir lakaptı galiba; niçin "Medya maydanozluğu" ismini seçtiniz sendikaya?

-Maydanoz? Harikulade bir isim bu; bir kere medyanın dikkatini çekmek için olağanüstü bir pazar açılımı yapıyor. İkincisi maydanoz niçin kötü bir şey olsun ki?

-Yani her salataya maydanoz anlamında?

-Amaaan... devir imaj devri; örgütlenmek devri. Mesela "Televizyon Tartışması Uzmanları Sendikası" ismini seçmiş olsaydık, siz bu röportajı yapar mıydınız?

-Bilmem, düşünmedim...

-Yapmazdınız; demek ki başarılı bir adım atmışız. A, unutmuşum onbeş dakika sonra canlı yayınım var bana müsaade!

-Müsaade sizin; konu ne, ne programı bu?

-Vallahi bilmiyorum ama fark etmez; idare ederim nasılsa, alıştık artık.

-Ağzınıza sağlık; güzel bir sohbet oldu.

-Ben teşekkür ederim; haftaya genel kurulumuz var; beklerim sendikaya, bir çayımızı içersiniz!.


Kaynak (Arşiv)