Biir, yerim çok dar; ikii sizden çok var
Bu satırları yazdığım esnada Deniz Baykal henüz ortalığa çıkmamıştı. Geçtiğimiz pazar günü memleketi Antalya'da oyunu kullandıktan sonra kayıplara karışan CHP lideri, pazartesi günü ikindi sularında bile medya yoklamasında "nâmevcut" hânesinde görünüyordu.
Sayın Baykal, geçen seçimlerde de iki gün kadar ortalıkta görünmemiş, sonuçların iyice hazmedilmesini, parti içindeki muhaliflerin yatışmasını beklemiş ve sonra ekran karşısına geçerek o tarihî açıklamasını yapmıştı,
-Öyle görünüyor ki halkımız bu defa CHP'yi tek başına muhalefeti temsil etmekle görevlendirmiştir!
Hakkını teslim etmeliyiz ki bu, espri ihtiva eden bir cümleydi; ama böyle bir espriyi bulmak için iki gün düşünmenin biraz fazla olduğunu düşünmüşümdür hep.
İşte bu saatler itibarıyla Sayın Baykal, beş yıl önceki o meşhur açıklamasına benzeyen bir başka espri düşünüyor olsa gerektir. Onu bu müşkül vazifesinde yalnız bırakmamak için harekete geçmem gerektiğini anlayarak kağıdı kalemi alıp, uygun bir espri cümlesi aramaya başladım.
Meselâ meselâ?..
-Sayın basın mensupları; televizyonları aracılığı ile bizleri izleyen milyonlarca halkımız, hepinize iyi günler dileyerek 22 Temmuz seçim sonuçları hakkındaki değerlendirmemi sunmak istiyorum. Bildiğiniz gibi bu seçimlerde CHP son derece başarılı olmuştur; beş yıl boyunca özveriyle sürdürmekte olduğumuz siyasi muhalefet anlayışımızı son derece başarılı bularak bizi yeniden aynı göreve tayin etmiştir. Halkımızın sağduyusuna müteşekkiriz!
Olmadı değil mi; çünkü bayat, çünkü bir öncekinin tekrarı neviinden bir şey; daha yeni, daha taze bir fikir bulmak lazım!
Meselâ meselâ?..
-Sayın basın mensupları; bildiğiniz gibi birkaç günden beri ortalıkta yoktum; herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için ortalığın yatışmasını, kendini seçimin galibi zannedenlerin dinginleşmesini beklemeyi uygun gördüm. Şimdi diyeceksiniz ki üç gün boyunca neredeydiniz? Açıklıyoruum efendim: Üç gün boyunca ülkemizi bekleyen sıkıntı ve krizleri nasıl göğüslememiz gerektiği hakkında evdeki kütüphanemde önemli ve derin bilimsel araştırmalarda bulundum ve sonuçta bütün olumsuz şartlara rağmen CHP'nin ülke barajını arslanlar gibi aşarak Meclis'e girmesinin, 21. yüzyılda başımıza gelmiş ve gelebilecek en olumlu olgu olduğu kanısına vardım. Biz aslında bu seçimi kazanmış durumdayız; çünkü değerli basın mensupları dünya tarihinde bize benzeyen bir başka parti kalmamıştır; üstelik sahip olduğu siyasi bilinç itibariyle bir CHP'linin oyu, CHP'li olmayan beş vatandaşımıza bedeldir ve böylece oyların siyasal özgül ağırlığı hesaba katıldığında halkımız, partimizi tek başına iktidara getirmiş bulunmaktadır. Nasıl diyeceksiniz; basit! % 21, çarpı 5, eşittir 105. Bu durumda gelecek seçimler için daha şimdiden % 5 avantajlı ve alacaklı duruma geçmiş bulunuyoruz. Ülkemize ve halkımıza hayırlı olsun!..
Oldu mu? Duruma bağlı: Bana göre olmadı ama böyle bir açıklamayı yeterli bulacak CHP'li sayısı hiç de azımsanamaz; en azından CHP'nin MKYK üyeleri bundan hoşnutluk duyacaklardır.
I-ıh, bu da olmadı; şöyle daha esprili, duyanı şoka uğratacak bir gerekçe duymak ister sayın halkımız bu gibi durumlarda...
Meselâ, meselâ?..
-Değerli arkadaşlarım; sevinçle müjdelemek isterim ki, bu seçim, sonuçları itibariyle yapılmamış hükmündedir, çünkü beş dakika evvel yüce Anayasa Mahkememize partimiz adına bir başvuruda bulunarak seçim sonuçlarının yürütülmesinin iptalini istemiş bulunmaktayım. Niçin diyeeceksiniz; izah ediyorum: Biiir- Seçmenlerimizin çoğunluğu tatil yörelerinde, yaylalarda ve tarlalarda idi. Seçimin göz göre göre temmuz ortasına alınması, iktidarın bir bednamlığıdır. İkiii- Seçim sandıklarının bulunduğu binalara bir kısım halkımız hücum ederek kapı önlerini ve koridorları işgal ettiklerinden sayın vatandaşlarımız oy kullanmakta sıkıntı çekmişler ve böylece seçim güvenliğine gölge düşmüştür. Üüüç- Seçimlerin başlama saatinde farklı uygulamalara gidilmesi, Anayasa'nın eşitlik ilkesini açıkça zedelemiştir. Döört- Ãok sıkıldım. Beeş- Yerim çok dar! Altıı- Ooo, sizden çok var!..
Bu da olmadı değil mi? Haklısınız!
Geriye bir ihtimâl kalıyor; öyle bir ihtimâl ki, CHP'nin seçim başarısızlığını unutturacak, kırgın ve bezgin CHP'lilere, sanki anasından yeni doğmuş gibi taze bir ümit bahşedecek o tek ihtimâl.
Üstelik esprili mi esprili; öyle bir espri ki ertesi gün bütün dünya gazeteleri, televizyonları Baykal'ı ve CHP'yi konuşacaklar; moda tabirle "ortalık yıkılacak!"
Şu:
-Değerli basın mensupları, aziz milletim, sevgili CHP'li dostlarım.
Şairin biri, "neler ister bu gönül, söylesem şikâyet olur" demiş. Ben de daha iyisini isterdim ama olmadı. 1946'dan beri her seçimde çaka çaka gözü dönen, yerlere serilen şu tarihî partiye bir seçim zaferi kazandırmak için elimden geleni yaptım. Olmadı. Şu ana kadar bu işin ancak benimle gerçekleşebileceğini düşünmüştüm; yanılmışım. Başarılı olamadık, seçimlerden önce ve seçim sürecinde bir dizi yanlışlıklar yaptık. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerini mahkemeye götürmemiz, hemen ardından 'doğru dürüst karar vermezseniz Türkiye karışır ha!' diye mahkemeyi tehdit etmem, ardından askerlerin gece muhtırası yayınlaması hata idi. Tabii haliyle kendini yıpratan bir iktidarı kendi elimizle tarihî bir seçim zaferine taşıdık. Bize bağlanan sol ümitleri de hüsrana uğrattık. Bütün samimiyetimle itiraf ederim ki Türkiye'de gerçek bir sol hareketin kurumlaşmamasında birinci sebep ben ve siyaset anlayışımdır. Bu dakikadan sonra CHP genel başkanlığı görevinden, milletvekilliğinden ve hatta siyasetten çekiliyorum. Artık torunlarımla ilgilenecek ve hatıralarımı kaleme alacağım.
Oldu mu?
Hmm, bakıyorum pek bir hoşunuza gitti bu açıklama ama havanızı alacağınızı tahmin etmekteyim. Bana göre Sayın Baykal yine bir gerekçe bularak seçimlerde nasıl başarılı olduklarını halkımıza izah edecektir efendim. Bakalım yanılacak mıyım?