Biiiiiip!

-Değerli arkadaşlarım, şirketimizin daraltılmış olağanüstü genel kurul toplantısını açıyorum; bildiğiniz gibi toplantının tek gündemi var; o da geçen ay basına ilan ettiğimiz devridaim motorunun bir nevi fos çıkmasıdır. Büyük itibar kaybettik arkadaşlar...

- Bir saniye sayın başkanım; katılmıyorum, makinemiz fos çıkmadı, makine takır takır çalışıyor...

- Evet takır takır çalışıyor; ama fişini prize taktığımız zaman çalışıyor!

- Sayın başkanım bari siz anlayışlı davranınız, bazı parçalar henüz tornacıdan gelmemişti, o haliyle basının karşısına çıkarsaydık, maazallah Devrim otomobilinin akıbetine dönebilirdi...

- Netice itibariyle aynı şey oldu sayılır sevgili mucidimiz; cümle alem bizi makaraya sarıp duruyor. Neyse ki bugünlerde biraz unutuldu da rahatladık. Evet, şimdi mesele şu: Kaybettiğimiz şirket itibarını nasıl düzeltebiliriz? Size söz vermiyorum değerli mucit arkadaşımız, başka söz isteyen?.. Siz, buyrun...

- Efendim, ben şirketi stratejik, jeopolitik, jeostratejik ve politik araştırmalar alanına yönlendirmeyi teklif ediyorum; en iyi yol budur!

- İyi de arkadaşlar, biz sanayi alanında keşif ve geliştirme şeysileri yapmak için kurulmuş bir şirketiz, nizamnameye aykırı bir kere?

- İsterseniz bir dinleyelim arkadaşı sayın başkan; belki faydalı bir fikirdir?

- Pekâlâ buyrunuz efendim.

- Sayın başkanım, bir kere tüzük değişikliği kolay, genel kurulda karar alıp ticari sicil gazetesine bir ilan veriyoruz, tak; işlem tamam. İkincisi bu jeostratejik araştırmalar işinde öyle aman aman sermaye yatırımına filan gerek duyulmuyor. Netice itibariyle lâf üretmiş oluyoruz bir şekilde...

- İstirham ederim sayın konuşmacı, çok ayıp oluyor; yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızın neredeyse tamamı şurada burada bu tip kuruluşların yönetiminde görevli bulunuyor. Ben şahsen itiraz ediyorum; sözünü geri alsın sayın başkanım.

- Tamam özür diliyorum; ama bakınız birkaç tane genç akademisyen istihdam ediyoruz; o da tam gün değil, part-time dedikleri cinsinden. Ardından gelsin raporlar, anketler vesaireler... Basın toplantısı ile duyuruyoruz, büyük sükse yapıyor...

- Teklifi oylamaya koyuyorum; kabul edilmemiştir!

- Ama oylamadınız ki sayın başkan?

- Oyladım efendim, başka söz isteyen var mı?

- Başkanım, bu son devridaim motoru hadisesinden sonra bilmem ciddiye alınır mı? Fakat ben de 28 Şubat'tan beri enteresan bir makine üzerinde çalışmaktayım efendim, ilgi duyarsanız... belki...

- ....?

- Yine mi makine? Arkadaşlar, makine işinin bizi ne hale getirdiğini görmedik mi?

- Başkanım dinleyelim sayın üyeyi, evvela ne makinesidir bir anlayalım, belki faydalı bir icattır?..

- Pekâlâ, otuz saniyede toparlayınız sayın üye, süre başlamıştır...

- Teşekkür ederim sayın başkan! Değerli arkadaşlarım, şirketimizin...

- Teşekkür ederim, süreniz sona erdi, öteki maddeye geçiyorum.

- Başkanım olmuyor ama; tamam burada en kıdemli olanımız sizsiniz ama artık sivil hayata intibak etmek zorundayız.

- Ne yani, itiraz mı ediyorsunuz?

- Evet ediyoruz, hepimiz itiraz ediyoruz, değil mi arkadaşlar (evet, evet sesleri, homurdanmalar...)

- Öyleyse ilaveten iki dakika daha veriyorum süre olarak, buyrunuz.

- Bu makine tamamen irticâ ile ilgili bir araçtır arkadaşlar...

- Nasıl, ne yani?..

- Sürem bittiği için artık konuşamam, bu kadarı ile yetininiz lütfen...

- Bi saniye bi saniye... İrtica söz konusu olunca zamanaşımı filan gözetilmez değerli genel kurul üyeleri, teklif sahibine sonsuz süre verilmesini teklif ediyorum, kabul edilmiştir!

- Evet, nasıl bir makine bu dostum?

- İzah edeyim efendim; bir defa bu makine enerjiyle çalışıyor...

- Oh be oh yahu, nihayet aklı başında bir icatla karşı karşıyayız galiba..

- Evet efendim, kapalı alanlarda dalgalı elektrik akımıyla besleniyor; açık alanlarda ise bir aküden gelen doğru akımla; arada transformatör devresi var, akımın cinsini değiştiriyor,

- Güzel, irtica ile ilgisi nedir?

- Efendim makine henüz tamamlanmış değil; ama çok olumlu gelişmeler kaydetmekteyim. Şöyle oluyor. Makinenin çanak anten türü dalga yayıcı ve toplayıcı antenleri var. Bununla etrafına birtakım şualar yolluyor ve yolladığı elektromanyetik dalgaları yeniden toplayarak analiz ediyor.

- Ee, bir nevi radar yani?

- Öyle de denebilir. Bu akımların analizi neticesinde çevrede veya kapalı alan içinde mürteci, yani gerici olup olmadığını kulaklıktan bize bipleyerek haber veriyor!

- Haarika, müthiş... ee, randımanı nasıl randımanı, yine madara olmayalım da?

- O hususta şüpheliyim ve sizden araştırmamın desteklenmesi konusunda mali ve teknik destek talep ediyorum.

- Nasıl yani?

- Şöyle; odada bir veya birkaç gerici varsa, bunları açıkça gösteriyor; ama kalabalık çoğaldıkça sinyaller bozuluyor, karmaşıklaşıyor. Mesela geçenlerde cihazı benim dörtçeker jipin bagajına koyup semt pazarı civarında park ettim. Alet başladı mütemadiyen ıslık çalmaya...

- Hani bip yapıyordu?

- Bip yapıyor ama ortamda gerici çok olursa bipler ıslığa dönüşüyor!

- Hmm şimdi anladım!

- İsterseniz hemen bir koşu alıp getireyim, hâlâ arabanın bagajında duruyor; bir denemiş oluruz burada böylece...

- Bu kadarı yeter arkadaşlar; makineyi buraya getirmeye gerek yoktur. Zaten anladığım kadarıyla doğru dürüst çalışmıyormuş da. Kifayet-i müzakere teklif ediyorum. Kabul edilmiştir.

- Ama başkan bu makine...


Kaynak (Arşiv)