Başbakan'dan şüpheleniyorum

Seçimlere 5 ay var; bu sürede köprülerin altından çok sular akacağını hesap etsek bile anketler genel eğilimi ana hatlarıyla ortaya koyuyor. Sekiz senelik iktidarın yıpranması her yerde tabii karşılanır.

Bizde durum farklı; iktidar aşınacağına halk desteğini giderek artırıyor ve bu durum muhalefet cephesinin kimyasını bozmaya başladı. Başlarına gelen "onca" musibetten sonra şu kadarını olsun anladılar ki, sandıktan çıkmadıkça sair yollardan iktidara gelme ümidi kalmamıştır.

Şimdi sinir savaşına başladılar. Endâzesiz ve usturupsuz lâflar savurarak durumu değiştirmeye çalışıyorlar; bu durum bana, gece yarısı tenha bir mezarlığın içinden tek başına geçmeye mecbur kalan birinin korkusunu dağıtmak için ıslık çalmasını andırıyor; nitekim Doğan medya grubunun televizyonlarından birinde, hükümete oy vermeyi düşünenlerin aptal olduğunu imâ eden sözde komedyenin hezeyanı, çok güzel bir örnektir. "Sözde komedyen" sözünün altını çiziyorum çünkü bu kişiyi yıllar öncesinden hasbelkader şurda burda seyretmiş biri olarak beni bir kere bile eğlendiremediğini söylemek zorundayım; daha ziyade acımak hissi uyandırmıştır bende.

Son derece ciddi bir sahne sanatı olarak komedyenliğin nasıl yapılması gerektiğine dair ülkemizde iyi örnek sayısı az değil; bunların arasında dünya görüşü itibariyle benimsemediğim insanlar da çoktur fakat imâ ettiğim kişi söz konusu olduğunda kendisinden bu onuru, kendi adıma esirgemek durumundayım. Seçimlerde hükümetin %50'ye yakın oy alacağını ileri süren anketleri, "Aziz Nesin kriterlerine göre yüzde 60 çıkması lazım" cümlesiyle değerlendirmenin hoşlukla, espriyle ilgisi yoktur; ama derinlerde bir yerde yanıp duran bir ciğerin dumanına nişan olabilir.

Neyse ki memlekette söz söyleme ve saçmalama hürriyeti var; zaman zaman kötüye kullanılsa bile; nitekim bu gibi dikkat çekici, sivri ve delici söz sarfedenlerin, aslında meslekî durumunu iyileştirmek, daha çok müşteri celbetmek, olumsuz da olsa isminden bahsettirerek şahsi reklamını bedavaya getirmek gibi amaçlar güttüğünü sonradan öğrenip şaşırıyoruz. Bu reklam taktiği, son olarak bir TV dizisinin tanıtımı için ustaca kullanılmış ve meseleyi ciddiye alan protesto erbabının "Ayıptır, günahtır!" diye aşka gelmesi yüzünden dizi, tarihî bir izlenme rekoruna erişmişti.

İşin en eğlenceli kısmını sona saklamayı uygun gördüm: Türk halkının % 50'si (Bir başka komik adama göre % 250'si), kendisine reva görülen bu gibi hakaretleri oya dönüştürmekte ilginç bir kararlılık gösteriyor ve sırf bu kötü espriden dolayı hükümet partisinin kazanç hanesine birkaç puan daha eklediğini düşünüyorum. Canlı yayın esnasında berbat bir espri patlatarak ciğer yanığının dumanını ağzından tahliye etmeye çalışan garibanlar, nihai tahlilde aptallık oranımızın yükselmesine -tersinden de olsa!- önemli bir katkıda bulunuyor, hükümeti propaganda masrafı ve zahmetinden kurtarıyorlar. Nitekim bu güruhtan birinin vaktiyle "Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan kıllı gerizekâlılar" benzetmesi, iktidar partisinin hâlâ işletip durduğu bereketli ve feyyaz bir mâden kaynağı olarak işleyip durmakta, hükümete bedavadan puanlar yazmaktadır.

Bazen düşünürken, "Bu adamları sakın, Başbakan parayla kandırıp böyle söylemeleri için baştan çıkarıyor olmasın?" diye fesatlık üşüşüyor kafama. Sekiz günde yüzseksen yeni yatırımın açılışını yapmaktan daha çok hayrı dokunuyor bu adamların hükümete. "Bunlar Başbakan'a dahlediyorsa, ben de inadına desteklerim arkadaş" diye düşünen kararsız yurttaşları ikircikten kurtarıyorlar.

Konuşunuz beyler, hatta galeyan halinde ifrazata devam ediniz; ama siz şakıdıkça, anket sonuçlarının üstüne kaymak seriliyor bilmiş olunuz.


Kaynak (Arşiv)