Atatürk’ün tesbihi 99’luk muydu!
Şok şok şok!.. 2013’ün ilk gününde, o bozuk tabirle “şok oldum” (Doğrusu ‘şoke oldum’, en doğrusu, ‘şaşakaldım’ olmalıdır).
Yer sarsıldı, uzaktan bakılınca kadîm Mısır’ın ehramları, Mezopotamya zigguratları gibi muhkem görünen paradigmalar bayat gofret gibi ufalandı. İki önemli açıklama ardı ardına geldi ve zihnî rahatlığımıza limon sıktı. İlki, AK Parti’nin İzmir’deki yeni il binasındaki bütün odalara Atatürk’ün ve Başbakan’ın fotoğraflarının asılmasıydı. Başbakan neyse ama bazı eller tarafından aynı yerde basılarak çoğaltıldığını tahmin ettiğim Atatürk fotoğraflarında ancak çok dikkatli ve zehir gibi zekî ve analitik bir bakışın fark edebileceği bir ayrıntı yer alıyordu. Evet bu ayrıntı, Atatürk’ün sol elinde otuzüçlük olduğu apaçık belli bir tesbihin yer almasıydı!
Necip matbuatımızın kulağına kar suyu kaçtı...
İl Başkanı Mahmut Badem’in savunması şöyle: “Bu özel bir seçim değil, öyle denk geldi!” Hee, biz de inandık! İl başkanlığında 15, ilçelerde 30 kopyası duvarlara asılan 45 fotoğrafın pikseli pikseline aynı olması biraz fazlaca tesadüf görünmüyor mu sayın başkan? Posterlerin, il yönetiminde görevli Remzi Dinç’in fotoğraf stüdyolarında çoğaltılması ve hepsinin altında Foto Remzi yazması da mı tesadüf? Nitekim bakınız, İstanbul’da yayımlanan Cafcaf dergisi, olayı sahiplenerek, nereden tedarik ettikleri anlaşılmayan bir cesaretle şu iddiada bulunabiliyor ve diyor ki: “Atatürk’ün tesbihini çekemeyenleri, aksini isbat etmeye davet ediyoruz!”
Adında Atatürk kelimesi geçen bütün resmî ve sivil kuruluşları buradan göreve davet ediyor, şu soruların derhal aydınlığa kavuşturularak sonuçların beynelmilel bir kongrede değerlendirilmesini teklif ediyorum: Bir- Mezkûr fotoğraf, bir fotoşop hilesi midir, sahici midir? İki- Atatürk’ün yakasında aşağı doğru sallanmış gibi görünen beyaz bir çiçek midir, yoksa mendil cebine konulmuş ipek bir mendil mi? Eğer mendil ise yaka cebi ile rozet yeri arasındaki beyaz tel ne anlama geliyor; acaba otuzlu yıllara mahsus bir dinleme mikrofonunun anten kablosu olabilir mi? Üç- Tesbih sağ elde midir, sol elde mi; çünkü fotoğraf tersinden basılarak sağı soluna getirilmiş olabilir ve tesbihin hangi elde olduğuna göre anlam tamamen değişir! Dört ve en önemli nokta- Tesbih kaçlıktır? İlk bakışta 33’lük gibi görünüyor ama bir kısmı avuç içinde kaldığı için taneleri saymak mümkün olmuyor. Acaba tesbihe 99’lukmuş gibi bir esrarengiz hava verilerek yeni bir tarih yorumuna kapı aralayıp karşı devrimcilik yapılmak mı isteniyor? Lütfen müteyakkız bulunalım!
İkinci mesele, ilkine göre daha hafif. Sümerologlarımızdan M. İlmiye hanımefendi, Müslüman Türklerin yıllarca kutlayıp kutlamamakta tereddüd geçirdiğimiz yılbaşı, Noel ve çam ağacı süsleme gibi yarı dinî törenlerin tâ Orta Asya’daki eski cedlerimiz zamanından beri “Yeniden doğuş-Çam Bayramı” adıyla kutlanan kadim bir Türk geleneği olduğunu açıkladı. Bilahire Hunlar tarafından Avrupa’ya taşınan bu müstesnâ ritüelin, “Ceddin deden, neslin baban” mısrâında da belirtildiği üzere tamamen yerli ve milli olduğuna şahsen ikna olduğumu ifade edebilirim. Öteden beri zaten gizli gizli her Noel-i Şerif’te bir çam kesip hediyelerle süslemek ve ışıklandırmak istemiş fakat bu arzumu bastırmışımdır. Artık yol açıldı, fetvâ sağlam yerden geldi lakin bu güzel haber bir gün geç intikal ettiği için hevesimi bir yıl ertelemek zorundayım.
İnsanın pencereleri açıp, “Kalmasın Allah’ım âlemde hiçbir hakikat nihân!” diye nârâ atması veyahut, “Yalan söyleyen tarih utansın!” diye haykırdıktan sonra “Gerçeklerin en umulmadık bir anda hoop diye ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır, yıkıl bre sosyal medya!” diye bağırası geliyor... Oh be!