Asım Kuzuluk'u tanır mısınız?

Mesud Barzani'nin şu cümlesini, sadece içinde bulunduğumuz bayram haftasının değil, yılın en güzel şakası (veya gafı) ilan etsek yeridir; cümle aynen şöyle: "ABD'den de ahlaki ve görev değerlerini gözden geçirmesini istiyoruz." Yılın ikinci gafı yine Barzani'ye ait ve bu iki espriyi aynı konuşma esnasında yapabilmiş olması ayrıca dikkate değer, "Bölgenin [Kuzey Irak'ı kastediyor] hava sorumluluğu ABD'dedir."

Şuna kısaca "elden gelen öğün olmaz" veya "körle yatan şaşı kalkar" ya da "ödünç kravatla düğüne gidilmez" diyebilse daha doğru bir tesbit yapmış olacaktı.

Biz pek ciddiye almasak da Barzani, şimdilik Kuzey Irak'ta bağımsızlık provası yapan teşekkülün siyasi lideridir; babası Molla Mustafa Barzani de sağlığında hayli tanınmış bir siyasi figürdü; dolayısıyla bilmesi gerekirdi ki, gerek dünya, gerek bölge siyasetinde ahlaki değerler veya görev değeri diye bir şey yoktur, çıkarlar vardır. Barzani, ahlaki değer diye bir kavrama inanıyorsa, Irak'ta ABD ile lüzumundan fazla samimiyet ve işbirliği içine girmiş tek topluluğun önderi olmak sıfatıyla önce kendini sîgaya çekmeliydi.

*

Bu "giderim haa" meselesi iyice tatsızlaşmaya başladı. Bazı fikir erbâbı artık ciddi ciddi, "uluslararası kıymet taşıyan bir sanatçının politik sorumluluğu" felân gibi kendi ağırlığını taşıyamayacak kadar raşitik cümleler kurmaya başladılar; bu mantığa göre eğer uluslararası başarı kazanmış iseniz, bazı şımarıklıklarda bulunmaya, kahırlanmaya hak kazanmış sayılıyorsunuz; bu mantığa saygı göstermemizi gerektirecek bir durum görmüyorum. Yaşadığı ülkede cereyan eden tatsızlık ve huzursuzluktan ötürü sitem etmeye herkesin hakkı var elbette ama fiiliyatta böyle eleştiriler yankı uyandırmıyor; bu durumda biz, sitem konusu tatsızlıkların bizatihi kendisine değil, sitemde bulunan kişinin statüsüne, özellikle "uluslararası başarı" kazanıp kazanmadığına dikkat kesiliyor, böylece fikirden kopup şahsa, hatta popülariteye odaklanmak yanlışına düşüyoruz.

Asım Kuzuluk'u tanır mısınız? Bazılarınız adını belki duymuştur; Asım Kuzuluk, kayıtlarda mahalli sanatçı diye geçer fakat sadece Ortadoğu ve Balkanların değil, bütün dünyanın en iyi "Barak" icrâ eden sanatkârlarının başında geliyor; ne yazık ki bu haklı unvan, ona "uluslararası başarı" şöhreti ve dokunulmazlığı tanımıyor. Fâzıl Say, piyano değil de kemençe veya kopuz virtüözü olsa, aynen Asım Kuzuluk'un çelişkisini yaşayacaktı.

"Uluslararası" bir iş yapıyor olmak, ancak Batılı kültür halkası içinde dişe dokunur derecede mânidar bir performans sahibi olmakla eşdeğer bir liyakat unvânıdır; bu gerçeğin farkında olmak, Batı standartlarında başarı kazanmış olanlarımızı küçümsemeyi gerektirmiyor ama işini çok iyi yapan başka değerlerimizin varlığını ve kadrini bilmeyi tazammun ediyor.

Bir nevi budalalık bu; "söz"e değil, söyleyen ağza dikkat kesiliyoruz ve o "söz", söyleyen ağza göre anlam değişikliğine uğruyor; o bahtsız fikir kırıntılarını Fazıl Say'ın ağzından alıp, diyelim ki Bekir Coşkun'un köşesine yerleştirdiğimizde "dramatik durum"u daha iyi anlayabiliriz zannediyorum.

Bekir Coşkun'un söylediklerini ciddi bulmayışımızın tek sebebi, onun "uluslararası bir kalem" olmayışı mıdır ve bu ne kötü bir değerlendirme kıstasıdır?

*

Yine bir hac mevsimine denk düşmüş olsa da sevgili Zaman okuyucularının mübarek Kurban Bayramı'nı tebrik ederim!


Kaynak (Arşiv)