Aristolu kolböreği

Böyle zamanlarda gündemden kaçmak daha iyi belki de; ya söyleyecek sözün kalmadığını hissedersiniz veya söyleyecekleriniz miktar ve üslûp itibariyle öyle bir karakter gösterir ki, susmak yazmaktan evlâdır.

Bir arkadaşım var, bu gibi anlara şâhit olduğu zaman, "ben olsam güzel bir yemek târifi yaparım" diye dalgasını geçer: "şöyle güzel bir ıspanaklı börek meselâ, yanına kayısı hoşafı!.."

Amerika Irak'a "ben yeterli delil bulamadım ama suçsuz olduğuna beni inandıramazsan canına okurum" diyor meselâ. Sadece Anglo"Saxon hukuk usûlünde değil, Hammurabi kanunlarından beri câri "beraat"i zimmet asıldır" kaidesine ne oldu cümlesi üzerine yazı kurmanın mânâsı kalmıyor. Herkes, savaş behemahal olacaktır karînesi üzerine hesap yaparken hükümetimiz, çok mâkul gerekçelerle barış ihtimâlinin son noktaya kadar takip edilmesini istiyor. Bu da bir çelişki ama üzerinde durulmaya değmez çünkü okullarda hâlâ öğretmeye devam ettiğimiz Aristo mantığı çoktandır miadını doldurdu. Çelişkiyi sorgulamak Aristo mantığının lâzımesidir, çelişkiyle birlikte yaşamak ise "Saçaklı mantık" veya "Fuzzy mantığı" diye bilinen yeni bir akıl yürütme biçimi. Bizim kamuoyumuz Aristo mantığına alışkın; bir şey, aynı anda iki şey olamaz temelinden hareket eden fikirler serdetmek lâzım. O yüzden, "Irak'la ticaretimizi geliştirelim ve Amerika'ya muhtemel savaşta aktif destek verelim" politikalarını yan yana koyduğunuzda aklı karışacaktır. Lezzetsiz bir iş yani.

Kayısı hoşafından başlayalım ama hoşaf kaynatmayı kim bilmez ki; geçiyorum.

Alınız Kıbrıs meselesini; "Barış olsun ama Annan planını tartışılabilir bulmak vatana ihanettir" cümlesi, klasik mantık açısından tutarsızdır; spekülasyonu bir adım daha ileri götürürseniz aklınız daha çok karışabilir: Türkiye vaktiyle Kıbrıs Türkleri için adaya müdahale etti ama bugün Kıbrıs Türkleri Denktaş'a defol diye bağırıp ardından, "Ne Türk'üz ne de Rum; biz Kıbrıslıyız netekim" diyerek Annan planını destekliyorlar. "Tamam işte Aristo mantığına göre durum şöyle açıklanabilir; bunlar nankör!" deyip kurtulamazsınız çünkü biz, Ada Türklerini bir mânâda temyiz kabiliyetini haiz bulmuyor ve onlara rağmen"onlar için Denktaş'ı sonuna kadar destekleyerek, "Denktaş'ın verdiği mücadele olmasaydı Annan planında Türklere o kadar hak verilir miydi?" fikrine yaslanarak Annan planına soğuk bakıyoruz. Niçin? Çünkü Kıbrıs, Türkiye'nin güvenliği açısından stratejik öneme sahip; peki Ege denizindeki sabit uçak gemisine benzeyen "Oniki Adalar" güvenliğimizi tehdit etmiyor mu?

Ediyor mu?

Efendim, hazır yufkadan olmaz; hazır yufka özsüz oluyormuş çünkü. Çaresiz nineden kalma usulle hamur yoğurup küçük topaklar haline getirerek oklava ile teknede yufkayı açtıktan sonra biraz dinlenmeye bırakacaksınız. E, biraz zahmetli ama ıspanaklı börek de lezzetli. Bilâhire...

Dün sabah inanılmaz bir şey yaşadım; gazeteciye "Ver bir Tercüman, özlemiştik" dememe kalmadı, "hangisini" demez mi? Şu anda masamda iki tane aynı ismi taşıyan gazete var ve hayli tetkik etmeme rağmen hangisinin "en hakiki, gerçek ve öz Tercüman" olduğunu anlayamadım. Hazreti Süleyman'ın halletmek zorunda kaldığı o meşhur iki ana bir çocuk dâvâsını hatırlatıyor; hani Hazreti Süleyman "Çocuğu ikiye bölün birer parçasını iki kadına verin" demişti de hakiki anası, "ben davamdan vazgeçtim, yeter ki evladım sağolsun" diye hakkından feragat etmişti.

İkiye bölün denemez, zaten bölünmüş; meraklısı ikisini de alacak, başka çare yok. Saçaklı mantık böyle gerektiriyor.

Ispanaklar iyice yıkanıp doğrandıktan sonra kaynar suda dişe değmeyecek raddeye gelene kadar haşlanacak ve içine daha önce hazırlanmış soğanlı kıyma malzemesi karıştırılarak...

Alın meselâ irticayı; var mı, yok mu? Hem var, hem yok: Adam harem kurmuş, üstelik sakalı ve yeşil renkli market zinciri de var. Olana yok mu diyeceğiz? O da kesmezse on yıl önce Fatih'in Çarşamba semti kaldırımlarında çekilmiş video görüntüleri var, Fadime'ler var, Müslüm'ler var; var yani?

Hayır, bu saçaklı mantığa uymadı; buna Aristo mantığı lâzım: Evet irticâ var, özür dileyerek yeniden ıspanaklı böreğe dönüyorum. En iyisi "kolböreği" nizamında malzemeyi yufkaya yerleştirmek ama zevke göre "yarımca börek" stilinde de hazırlanabilir. Fırına verecekseniz üzerine yumurta sürmeyi ihmâl etmeyiniz; teflon tavayı tercih ediyorsanız yarımca börekleri sık sık tereyağlamakta fayda var...

Kongreye giderken partinin seçmen kayıtlarını tazelemek ne güzel bir buluş; "istemiyorum kardeşim seçmeyin lütfen" diye nazlanacaksınız, onlar, "sen olmazsan biz ölürüz başkanım" diyecekler... Hani diyorum, genel seçimler için de böyle bir "seçmen tazeleme" imkânı olsaydı ne güzeldi...

Aristo mu; o önce kanını tahlil ettirsin bakalım!

Evet börek hazır ama maalesef yiyemeyeceksiniz, çünkü hamurişi size dokunuyor, karbonhidrat yükü mübârek. Tereyağ derseniz mis gibi protein. En iyisi börekleri tek tek açıp içindeki ıspanakları çatalın ucuyla ayıklayarak yemeniz. Böylesi saçaklı mantığa da uyar üstelik!


Kaynak (Arşiv)