Alo Fetva Hattı mı?.. He gurban, de hele!
‘Öfkeli ve dar geçimli” rumuzlu bir seyircimiz meşazında diyor ki, ‘Hocam, ben bu elektrik kayıp-kaçak bedelinin yine dönüp dolaşıp vatandaşa bindirilmesine çok öfkeliyim. Kanun çıkmış. Duyunca afedersiniz biraz saydırdım, orucum sakatlandı mı?’ Yav kardeşim, önce sâkin ol. Elektrik kayıp-kaçağı nedir? Hükümetimiz trafodan kaçak tel çekip de bedava tavuk çiftliği çalıştırmıyor ki? Kayıp-kaçak dediğin yüksek gerilim tellerinde havaya kaçıp giden, zayolan bir elektrik. Ne diyor Nâzım usta, “Sen yanmazsan, ben yanmazsam…” Kim çekecek bu ceremeyi, tabii ki sen-ben. Haksızsın; sakın kimseye ağzını bozma! Günaha girersin; eskiden dökümlü fatura yoktu, ne yazarlarsa kuzu kuzu yatırıyordun; şimdi şeffaflık çıktı diye her maddeye kafa takıyorsunuz. Ödeyeceksin biir, devletin vebaline girmeyeceksin ikii, sağda-solda ileri geri konuşmayacaksın üüüç.
Öteki soruya geçiyorum… Diyor ki ben filan yerde hakimim… hmm hmm… maslahat-ı devlet için bu sabah bir hayli mâsum insanı paralel maddesinden içeri attım. Orucum sakatlandı mı? Şimdi, bi defa kardeşim bu oruç züccaciye malı değil ki hemen sakata gelip kırılsın, zedelensin. Oruç öyle ufak-tefek şeylerle bozulmaaz. Kalbinizi karartmayın, vesveseye düşmeyin, müstakîm olun. Devlet ne demişse odur kardaşım. ‘Paralel maddesi zinhar suçtur’ buyuruyor büyüklerimiz, paşalarımız tasdiyk edeyorlar; demek ki bildikleri bişey var. Şimdi hakim gardaş, kusura bakma da seninki şuna benzedi, ‘Mezbahada kasaplık yapıyorum; oruçluyken hayvan kesiyorum; orucumuzun faziyleti azaldı mı?’ Ne münasebet yahu; işini yapıyorsun. Bıçağın körse, hayvana eziyet verdinse, besmeleyi unuttunsa orucun faziletinden birkaç puan gider elbette lakin helâlinden işini yapıyorsun diye günah olmaz. Kuzuları severiz fakat yeri gelince oturup çıtır çıtır yeriz. Günah mı? Yoo. Hem helâl, hem mübah, hem de mendup. Aferin hakimim, bozma böyle vesveselerle gönlünü sen. Ululemre itaat, yetmiş bir yıl ibadet cümlesindendir. Devleti olmayanın dini-imanı, namusu-nikahı olmaz.
Devam ediyoruz gelen meşazda, ‘benim bir komşum var diyor. Bu başkanlık işinin ne gereği vardı, her işi bırakıp peşine düştüler diyor. Ben de bişey demiyom. Hocam bu ailenin geçimi iyi değil, bunlara Ramazan yardımı yapayım dedim ama caiz midir değil midir havflendim. İmdi ben ne yapayım?..’ Değildir kardeşim, caiz değildir, hatta bu tip adamlarla komşuluğu devam ettirmen maazallah gönlünü karartır, kalbini lekeler ve dahi ahiretini berbad eder. Aziz kardeşim, başkanlık davası din noktai nazarından fer’i değil aslî meseledir. Demir tavında gerek denilmiştir. Demir tavdadır. Ya herruu ya merruu! İblislerin teşevvüşüne aldanma zinhar. Bakınız yüce muhterem insan ki ona ve âline ashâbına selam olsun; sırf bu başkanlık maddesinde gevşeklik gösterdi diye şunca yıllık refiykini dürdü-büktü, kapının önüne koydu. Demek ki hayati mesele, âcil mesele… Aman maazallah, şakaya gelir iş değildir. Hemen o şerir komşunuz ile alakayı kat’ediniz. Bunlara değil Ramazan paketi, çöpünüzü dahi vermenizin iymana, ahirete zararı vardır. Ve kezâlik o mendeburların isim ve adreslerini en yakiyn muhtarlığa ihbar ediniz ki kârları da itmam olunur inşaallah.
Ve son soruyu alıp bal tanıtımına geçiyoruz. Diyor ki bir gurbetçi kardeşimiz, ‘Almanlar bize bu terbiyesizliği yapınca ben de gittim, ellerinizden öper gelininiz Helga’ya elimin tersiyle bir tokat attım, sonra da pişman oldum. Orucumun faziyleti sakatlandı mı diyor? Şimdi tam anlamadım, Helga müslüman oldu mu olmadı mı? Olmadıysa orucuna bir şey olmaz. Müslümansa zaten Helga olmazdı.
Tamam son bi soru da alıyoz ama kısa olsun. Diyor ki, adını vermeyen bir bacımız, sabah diyor bilmeden balkonda bir karıncaya bastım öldürdüm diyor… N’aaptın kızım sen naaptın; bir cana kıydın. Ağır vebale girdin. Eğer o esnada abdestli idiysen biraz gideri var da değilsen fena. Abdestsiz miydin? Vuuu!… Eh be kızım, karıncaya kıyılır mı. Hani devlet düşmanı muhalif, terörist felan olsaydı bari neyseydi…