12 Haziran gösterdi ki...
-“Uzun süreli iktidarlar yıpratır” varsayımının istisnâları vardır. 9 yıl hükümet ettikten sonra bir parti, pekâlâ tek başına iktidar olabilmektedir.
- 90’lı yıllardaki koalisyon tecrübeleri, halkın damağında kötü lezzetler bırakmıştır ve toplum, “Tek başına iktidar, sivil diktaya gider” korkutmacasını ciddiye almamıştır.
- AK Parti ’nin halitası (yani teşkil olduğu karışım unsurları) millet tarafından beğenilmiştir. İleride iktidar olmayı ciddi olarak düşünen partiler için hatırlatalım: Halkın değerlerine ve inançlarına saygılı, kalkınmacı, çalışkan, ekonomiyi en azından basiretli bir bakkal dirâyetiyle yönetmeye ehil, hukuk devletini, hürriyetleri ve kişi temel haklarını savunan, askerî vesâyete ve darbecilere karşı, gündelik hayatın konforunu yükselten basit tedbirleri gözden kaçırmayan (sağlık hizmetleri, çift yollar, iyi belediyecilik gibi…) hükümetlerin şansı var!
- CHP’nin halitası şüphe uyandırmıştır ve Kılıçdaroğlu, CHP’yi tek başına omuzlayacak lider değildir. Kılıçdaroğlu’nun en iyimser şartlarda CHP’nin grup başkanvekilliğine kadar uzanması gereken siyasi kariyerini, bir oldu-bitti ile genel başkanlığa kadar yükseltmek CHP’ye yaramamıştır.
- CHP’nin alabileceği oyları bile alamadığını görüyoruz. MHP’nin baraj altında kalması korkusu, CHP’lileri oylarını bölmeye sürükledi. Teşkilat adaylarının seçimde iyi yer bulamaması ise inancı zayıflattı. CHP, genel sekreterinin iddia ettiği üzere yüzde 30 civarında oy alabilirdi ama artık anlaşıldı ki bu ekiple değil...
- Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın kimyasını bozamadı; tam aksine seçim gecesi ekranlarda görünen yüzü kimyası bozulmuş bir çehreydi.
- Kaset rezâleti, sanılanın aksine MHP’ye yönelik ilgiyi artırmış görünüyor. Son 6 ay zarfında son derece durağan ve politika üretemez bir görüntü veren bu parti, kaset hadisesiyle birlikte gündemin ilk sırasına oturdu ve mağduriyete uğradığı düşüncesi, kendi partilerini cezalandırmayı düşünen MHP’lileri, yeniden inatla yuvalarına döndürdü.
- CHP’nin bile oy kazanabildiği süreçte MHP oy kaybetti. Oy kaybı, MHP yöneticilerinin kolayına gelen sebeplerle değil, partinin siyasi hareket kabiliyetinin ve partili ekip profilinin yetersizliğinden kaynaklandı.
- MHP’yi yönetenler, üzerinde durdukları toplumsal damarın değerini hâlâ fark edememiş gibi duruyorlar. Bunca aksaklığa rağmen bu partinin yüzde 13 oy alabilmesi, “En vefâkâr taban”a sahip olduğunu gösteriyor. 1999’da doğru yönetilen bir MHP, bugün AK Parti’nin başarısına ulaşabilirdi; bunu açıkça gördük.
- CHP, sırtında sevimsiz bir yükü Meclis’e taşıdı; seçilenler açısından demokratik bir hak sayılan bu kararı, CHP bakımından ileride krize yol açacak görünüyor. Ergenekon sanıklarının Meclis’e taşınması, en yakın sonucu itibariyle Ergenekon lobisinin gücünü gösterdi.
- Kürt meselesinde en iyimser, en elverişli nokta, bu seçimin sonuçlarıyla yakalandı. Güçlü bir grupla Meclis’e gelen BDP, yeni anayasa sürecinde eski sivriliklerinden uzaklaşarak yapıcı bir muhatap rolü üstlenirse Türkiye’yi rahatlatır ve gelecek seçimde MHP’den üçüncülüğü alarak saygıdeğer ve kalıcı bir sistem partisi hâlini alabilir. BDP’nin tavrını merakla izleyeceğiz.
- Küçük partilerin ittifak arayışları yanlış hesaptı ve doğrulanmadı. Merkez sağın bir vakitler efsane partileri küsurata düştü ve gelecekleri kalmadığını gördüler.
- Saadet ve HAS Parti’nin toplam yüzde 2 civarında oy alabilmeleri, Milli Görüş’ün AK Parti mecrâsında akacağını gösteriyor. HAS Parti hayal kırıklığı uyandırdı; AK Parti’nin muhalefetteki devamı gibi görünmesi seçmen tarafından onaylanmadı.
- BBP yeniden “tamam-devam” kararının dramatik yol ayrımında. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun yokluğu, partiyi en güçlü olduğu Sivas’ta bile bağımsız adayın gerisine düşürdü.
- Başbakan’ın balkon konuşması gereğinden uzundu ve ümit ettiğim heyecanı uyandırmadı.
- Haberleşme altyapımız ve seçim örgütleme kabiliyetimiz sınıfı geçti.
- Toplum, AK Parti’ye güveniyor; AK Parti’nin işi, şimdi önceki dönemlerden daha zor olacak. Şaka gibi ama, eğer vaatlerini yerine getirirse, Türkiye’de 70 yıl aradan sonra yeni bir “Tek parti” devri başlayabilir!