Mutfak mermeri doğru tercih

Zaman ve Meydan başta olmak üzere dün pek çok gazetede aynı haberin fotoğrafı vardı: Aspendos'taki antik tiyatro restore edilirken seyircilerin oturduğu basamaklar ‘mutfak mermeri' ile döşenmişti.

Basınımızda istihdam edilen ‘sanat tarihi uzmanları', olaya hemen teşhis koyarak ‘orijinal gri taş' yerine beyaz mutfak mermeri kullanıldığında ittifak ettiler.

Bu bir fal-i hayırdır; muazzez matbuatımızın, sanat tarihi ve restorasyon gibi kelalâka bir konuda olsun ittifak etmesi, bütün gezegenlerle güneş ve ayın aynı hizaya girmesi gibi şaşırtıcı bir durumdur. Mâmafih haberin özünde, hükümete bir de restorasyon tabyalarından batarya ateşi açmak gibi bir niyetin varlığı çok bâriz. Haberlerdeki, ‘Yapamıyorlar, çoluk-çocuğa, ehil olmayan yandaş firmalara yalan-yanlış iş yaptırıp tonla para öderken güzelim tarihi eserlerimizi rezil ediyorlar' mesajı hayli berraktı!

Arkadaşlar, bu hükümetin seyyiâtı o kadar büyük ve çeşitli ki, tarihi eser restorasyonlarına gelinceye kadar gün akşam olur ve eğer varsa bu kusur, meselâ hukukun dejenere edilmesi ve bürokrasinin partizanlaşması yanında devede kulak kalır.

Bizim gazeteye baktım. Kültür-Sanat servisimiz bilirkişi olarak iki tur rehberinin görüşlerini esas almış. Öyleyse sanat tarihi konusunda yetkisiz, ehliyetsiz fakat yine de görüşlerinden ötürü çekinilmesi gereken bir ‘Diletante' (yani ‘tehlikeli amatör') sıfatıyla saygıdeğer fikirlerimi açıklamakta bir mahzur görmüyorum.

Bodoslamadan giriyorum konuya: Yapılan restorasyon buz gibi doğrudur ve mutfak mermeri kullanıldı diye eleştirmek haksızlıktır. Bütün antik eserler vaktiyle ocaktan yeni kesilmiş taze taşlarla yapılmıştı ve bu taşlar zamanla tabii rengini kaybeder. Bu olguya sanat tarihinde, ‘Patina' adı verilir. Restorasyon esnasında değiştirilmesi gereken taşlara ‘Amanin de orijinal dokusunda olsun, patinasını da orijinal hale getirelim' diye kimyevî müdahale etmek mânâsız ve lüzumsuzdur. Çevre şartları o tesiri birkaç yılda yapar zaten.

Bir tur operatörü kardeşimizin şu cümlesi düzeltilmeye muhtaç görünüyor, diyor ki, ‘Aspendos'un taşları koyu ve açık gri, bir tarihi eserde restore edilen yerin göze çarpmaması gerekir. Zaten restorasyonda amaç budur'. Tamamen yanlış! Bu gibi eserlerde restore edilen yerin fark edilmesi, ana fikirdir ve hatta vurgulanması gerekir. Basamak taşları asıl halinden farklı bir şekilde kesilip, yanlış yere konulmuş olsa eleştirilebilirdi.

Peki orijinale yakın bir taş bulunamaz mıydı diye soruyor öteki rehber arkadaşımız ve bu soru tam karşıdan bakılınca mâkul gibi görünüyor ama maalesef hayır! Dünyada hiçbir mermer ocağı, patina etkisi uyandıracak evsafta taş üretemez. Kaldı ki taşın ‘fıtratı'na aykırıdır bu. Aspendos'un basamak taşları 1800 yaşında yahu. İnsan hiç değilse açar ‘restorasyonun evrensel ilkeleri' hakkında bir şeyler okur.

Ben okudum efendim. Türkiye'nin Anayasa Mahkemesi gibi (hatta ondan da cabbar) ağır sanat tarihi ve restorasyon otoritelerinden Doğan Kuban'ın, “Modern Restorasyon İlkeleri Üzerine Yorumlar” başlıklı makalesini kıraat ettim (Vakıflar dergisi, 8. Sayı, 1969) Eğer yanlış anlamadıysam aynen benim gibi düşünüyor ve diyor ki, “Genellikle bir mermer kapla­ma, mermer kimyevî etkilerle dağıldığı zaman biter. Bunun yerine koymak ar­tık, kaplamanın kendi niteliklerinden dolayı olmaz. Belki ait olduğu yapının genel etkisi bakımından söz konusu olabilir. O zaman da eskisinin kopya edilmesi söz konusu değildir. Zaten ka­bil de değildir.”

Fotoğraflara bakarak söylüyorum; bu restorasyonu yapan firmayı ve teknik ekibini kutluyorum. Eğer bu restorasyonda hükümetin veya Cumhurbaşkanı'nın bir katkısı varsa (vardır illâ ki), onları da tebrik ediyorum. Durmuş bir saat bile günde iki kere doğruyu gösterir.


Kaynak (Arşiv)