Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Saddam Huseyin'i BM Genel Sekreteri Kofy Annan'i ciddiye almaya ve uzlasmaya sevk eden temel saik, herhalde Irak diktatorunun Birlesmis Milletler Anayasasi'na karsi besledigi derin saygi ve baglilik degildi; kendi gucunden emin bir Saddam, sair zamanda Annan'a, Basra'nin kenar mahalle muhtarlarindan birine gosterdigi muameleden daha fazlasini lutfetmezdi herhalde. Saddam'i caydiran kuvvet, yerkurenin en siddetli ates gucunu teskil eden Birlesik Devletler ordulariydi. O halde BM ile ABD arasindaki iliskilerin tabiatina nufuz etmek gerekiyor.

BM, Ikinci Dunya Harbi'nden sonra insanligin musterek ideallerini kagida geciren bir iyiniyet teskilati olarak vucut buldu ve oylece kaldi. Teskilatin anayasasi ruya kadar guzel prensiplerle bezenmis olmasina ragmen onlara maalesef "temenni"den otede bir kiymet bicemiyoruz. Esasen BM, Guvenlik Konseyi'nin teskil tarzindan oturu demokratik bir teskilat degil ve BM'yi tek basina ayakta ve isler halde tutan, finanse eden en buyuk gucun ABD oldugunu herkes biliyor; iste bu guc ve inisiyatif farkindan oturu cok sevimsiz bir hakikatle karsi karsiyayiz: Bugun BM, Amerika'nin "yeryuzu siyaseti"ni yurutmekte kullandigi bir vasitadan ibaret kalmis durumda. Bu durum bana askerlik gunlerime ait bir hadiseyi hatirlatti:

Terhisimin yakinlastigi gunlerdi. Kisla komutaninin aniden bir baska is munasebetiyle kislayi terk etmesi gerekince, en kidemli astegmen olarak yarim gunlugune olsun "kisla komutani" sifatiyla uc-bes bin Mehmetcigin sorumlulugunu ustlenmek zorunda kalmistim. "Asil, vekilin mesuliyet ve yetkilerini haizdir." kaidesi mucibince aksam taadatindan sonra kislayi teftise ciktim. Piyade taburuna ait kantin onunde beklesen birkac asker ilisti gozume; iclerinden birinin saci, neredeyse bir sivil intibaini verecek kadar uzamisti. Onu derhal yanima cagirarak emrettim,

-Git, berberi bul, seni hemen tiras etsin; tiras bittikten sonra bana tekmil vermeyi de unutma!

Cocuk terbiyeli imis; ikindi, sikindi; anladim ki dilinin altinda bir bakla var,

-Komutanim, dedi, tiras olayim fakat ben albayimizin soforuyum, yarin sabah seni kim tiras ettirdi diye sorarsa ne diyeyim?

Durum anlasilmisti; mahcubiyetim yanima kar kaldi. "Niye daha once hatirlatmadin be evladim." diye sozu boguntuya getirip oradan uzaklastim. Albayin soforunu tiras ettirmeye hakkim yoktu cunku sofore uygulamaya kalkistigim disiplin, dolayli olarak soz konusu albaya, "Senin bu durumu gozun gormuyor mu?" anlamina geliyordu.

Birlesmis Milletler de bugun bir nevi "albayin soforu" hukuku ile ayakta duruyor. Kararlarina ne kadar itiraz etseniz, adaletsiz ve cifte standart eseri bulsaniz da o neticede ABD'nin "yeryuzu siyaseti"ni yuruten ve mesrulastiran bir fonksiyon icra ediyor. Genel kurulda alinan ve icra edilmeyi bekleyen onca karar dururken iclerinde sadece Irak'in kimyevi silah uretimini yasaklayan kararini yurutmek icin ABD'nin isi gucu birakip Korfez'e dunyanin askerini yigmasi sadece bu izahat isiginda anlasilabilir bir huviyet kazaniyor.

"Yeryuzu siyaseti"nden bahsettik; daha kibarcasi da var. "Global degerler" diyorlar; ama isin Turkcesi olsa olsa ABD'nin butun yeryuzunu kaplayan, denetleyen ve yonlendiren siyasetine vasita olmaktan baska bir sey degildir. Su hakikati artik fark etmeliyiz; Amerika'nin cikarlarina ters dusen, ondan bagimsiz ve tamamen muteal bir global degerler manzumesinden bahsedemeyiz. BM Anayasasi, aslinda bir anlamda kralin va'zettigi hukuktur ve krali baglamaz. Global oldugu iddia edilen degerler kagit ustunde, bizim gibi alacakaranlik kusaginda yasayan toplumlar acisindan cok cazip gorunuyor; cazip ve sahte. O degerler manzumesinden herhangi bir kriterin icra safhasina gecmesi icin ABD'nin "yeryuzu siyaseti" ile mutlaka tetabuk etmesi lazim geliyor. Bu pratik zaruretten haberdar olmayanlar icin global degerler ve globalizm, "zenginin mali zugurtun cenesini yorar" mesabesinde kaliyor.

Insanligin elbette global degerlere ihtiyaci var ve esasen butun beseriyeti kaplayan dustur olarak anlasilirsa globalizm hic de yeni bir fikir degil; insanlik tarihi kadar kidemli ve eskimeyen bir dusunce bu. ABD'nin veya endustriyel Bati toplumlarinin insanliga "global degerler" telkin etmeye kalkismasi ise tarihin hazin istihzalarindan biri. Makam soforunun tiras disiplinine aldiris etmeyen ve hatta konuya "yakisiyor kerataya" yaklasimiyla bakan bir amirin, elaleme talkin vermesi en azindan samimi ve inandirici olmuyor; bunlarin dunyaya "global deger" va'zetmesi, Bekri Mustafa'nin Ayasofya'ya imam olmasi gibi bir nukte sadece.

Kalbim, "Isik Turkiye'den yukselir" diyor ama lisanim rekaketle malul!