Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Bizim Kürtler ne düşünüyor?" başlıklı yazı, okuyucular nezdinde âdeta "Bir dokun bin âh dinle bu kâse-i fağfurdan" tesiri uyandırdı.

Bu sütunlar müsait olsaydı bana kadar ulaşan müspet-menfî her tepkiyi yayınlamak isterdim; çünkü bu e-mektupların derûnundan yükselen hakikat, sandığımdan daha yaygın olduğunu vehmettiğim hayli vahim bir müşterek psikolojidir. Tahmin edeceğiniz üzere gelen tepkilerin hemen tamamı, en azından üniversitede okuyan Kürt asıllı okuyucularıma ait ve bir önceki yazıda "Bizim Kürtler" diye isimlendirdiğim kitlenin nabzını aksettiriyor. "Bizim Kürtler" tâbirinin ekseriyetle yanlış anlaşıldığını fark ettiğimde üzüldüm. O tâbirle, Türkiye Cumhuriyeti'ni kendi devleti, Türkiye'yi kendi vatanı ve Türk milletini kendi milleti olarak kabul eden, mevcut ihtilâfa sağduyu ve temkinle yaklaşan, muhatabını anlamaya ve dinlemeye hazır, sulhperver ve basiret sahibi Kürtleri kasdetmiştim; böyle bir kitlenin varlığını, hatta Kürtler arasında ekseriyette bulunduğu gayet iyi biliyorum; günün birinde, -o katılmadığım tâbirle- "Kürt meselesi"ni itidal ve iyi niyetle aşıp üstesinden gelecek yegâne kitleyi, o insanların teşkil ettiğine de inanıyorum. Aynı tâbire daha önceki yazılarımda da hiçbir endişeye kapılmaksızın müracaat ettiğim için bu derece problem yaratacağını tahmin edemedim; kendini bu tâbirle hakarete uğramış hisseden okuyucularımdan özür dilerim; ama onun yerine hangi tâbiri kullanabilirdim ki?

Eğer bu ülkede bir hikmet-i hükûmet varsa -ki iyiden iyiye şüphe eder olduk-, bu tepkilerin ardındaki vahim psikolojiyi çok dikkatle tahlil etmeli ve anlamaya çalışmalıdır; en sağduyulu tepkide bile bastırılmış bir öfke, itilmişlik duygusu ve devlet fikrinden giderek uzaklaşarak beslenen bir husûmet birikimi gördüm; belki de ihtilâfın halli için atılması gereken ilk adım bu müşterek psikolojinin samimi ve komplekssiz yaklaşımlarla aşılması olacaktır.

Yer darlığı sebebiyle ancak bana gelen e-mektuplardan küçük iktibaslar verebileceğim ve okurlarımın ismini açıklamayacağım; işte gönül kâsesinden tanîn eyleyen tepkiler:

"Abonesi bulunduğum bu gazetede sanki Kürtlerle dalga geçiyormuş gibisinden bir yazının çıkması beni derinden etkiledi. Sizin her cümlenin başında kullandığınız 'Bizim Kürtler' ibaresiyle neyi kastettiğinizi anlayamadım."

......

"Bak ben iyi Türkçe bilmem; Almanca biliyorsanız yazayım. Mesele "Bizim Kürtler" olunca işte söyleyeceğim birkaç şey var, okursanız sevinirim; birincisi Kürtlere neden "Türk Kürtleri" diyorsunuz, onlar Türklerden mi geldi?" (...) Kürtler tabii ki sessiz kalacaklar; sesini çıkaranları ezmediler mi, çürütmediler mi? Hatırlarsanız sevineceğim yani. Bir de Kürtlerin hepsi bir düşüncede değil, onlarda da farklı farklı düşünenler var (...) ayrıca bak Said Nursî Türk değil. İşte her şeyi Türk yapan bu düşünceye karşıyım."

......

"Her şeyden önce tebrik ediyorum. Çünkü Türkiye şartlarında böyle konuları dahi ele almak bir risktir. Bütün yazılarınızda Kürtler açısından tedirgin olduğunuz ve üzerine basarak söylediğiniz sakıncalı yönlerine katılıyorum; fakat gerçeği de gözardı etmemek gerekir. Kürtlerin yüreği kan ağlıyor."

......

"4 Aralık'taki yazınızı beğenmedim; çünkü orada Türkiye'deki bütün Kürtler, resmen olmasa da vatan haini imiş gibi kendinize sorular sordunuz. Ben bir Kürt olarak böyle bir şeyin olmadığını garanti veririm; belki siz benim kadar bu vatanı sevmemişsinizdir (...) ayrıca bir yazınızda Ahmet Kaya'yı anlıyorum dediniz; bence siz hiçbir şey anlayamazsınız; çünkü bir atasözü vardır, 'düşen ağlar' diye. Son zamanlarda ister istemez yazılarınıza başlarken önyargılı davranıyorum."

......

"Kusura bakmayın ifadeler biraz sert olabilir; ama hepsi gerçek. Biz ülkemizi hep gene seveceğiz, susmaya devam edeceğiz."

......

"AB hiçbir zaman Kürtleri savunmamıştır. Sizin 'Bizim Kürtler' diye alaycı bir dille anlattığınız insanlar hiçbir zaman AB'nin ülkemiz aleyhine verdiği kararlardan hoşnut olmamışlardır. Bu olsa olsa sizin su-i kuruntunuz olur (...) Doğrusu Kürtlerin kalbinden geçenleri okuyacak kadar müneccim olduğunuzu bilmiyordum. Kürtler, Avrupa'nın kendi dostu olmadığını sizden daha iyi biliyorlar. Şunu biliniz ki bu tür yazılarınızla kin ve nefreti körüklüyorsunuz, insanları incitiyorsunuz. (...) Hayırlı iftarlar Ahmet Bey. Bu kin ve nefreti tahrik edici yazılar size yakışmıyor.

......

"Selamlar; her şeye rağmen yine de selamlar. Yapılan tüm haksızlıklara, zulümlere ve despotluklara rağmen selamlar. En yapıcı ve birleştirici düşüncelerle olaylara yaklaşmamız gerektiği bu çok ciddi dönemeçte yakın tarafımızdan verilen böyle bölücü ve ortalığı alevlendirici düşüncelere rağmen selamlar (...) siz alışılagelmiş saçma milliyetçiliğinizi atın artık üzerinizden. Başta bu milletin yaşamasına karışmayın."

......

"Ben Kürt'üm ve (bizim Kürtlerden) itiraf etmeliyim ki gizli gizli seviniyorum Avrupa'nın yaptıklarına."

......

"Yazınızda ilk önce neden 'Bizim Kürtler' diye başlamanıza herhangi bir anlam veremedim ve aklıma bir Fransız yazarının, 'Türk'ün okumuşu Paris'in yerlisi kadar kendi insanını tanımıyor' sözü geldi; size sormak isterim siz hiç Doğu'da bulundunuz mu?"

......

"Yıllarca hep sağduyulu olmamız için cemaatteki büyüklerimiz teselli verdi; ama bu tek taraflı olmaz ki! Herkes birbirine tahammül etse bu kavgalar olmazdı."