Dinamik demokrasi ve ‘devlet' sırrı
Avrupa Birliği'ne dahil ülkelerin saygıdeğer basın mensupları. Bugün Türkiye'nin AB süreci için tarihi bir gün.
Özellikle vurgulamak isterim ki, karşınızda yüzde 49,9 oy almış bir partinin başbakanı olarak bulunuyorum. Dün TBMM'deydim, büyük bir gururla söylüyorum, çevremizdeki bütün olaylara rağmen Türkiye'de çok dinamik bir demokrasi, temsil gücü çok yüksek bir parlamento, gelecek dört yıl boyunca ülkeyi yönetecek çok etkin bir hükümet var.
Hükümetimizin etkin olduğundan bahsederken boş konuşmuyorum. 13 yıl boşunca partimiz, bürokrasi üzerinde öyle bir egemenlik kurdu ki, bakanlar kurulu olmasa bile işler etkili bir şekilde yürüyor. Bunu, genç Türk demokrasisinin siyaset bilimi literatürüne yaptığı anlamlı bir katkı olarak armağan ediyoruz. Sistem kısaca şöyle çalışıyor. Az önce belirtmiştim, Parlamento'muzun temsil gücü çok yüksek. İşin sırrı şurada: Meclis'i gereksiz ayrıntılarla yormamak ve önemsiz konularla yıpratmamak. Bunu başardığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Nitekim Türkiye 2015 yılını neredeyse parlamentosunu hiç yormadan ve çalıştırmadan geçirmeyi başarmıştır. Parlamento dinamizmini koruyunca temsil gücü de haliyle yükseliyor ve enerjimizi 90 dakikaya âdil bir şekilde dağıtabiliyoruz. Sizlere de tavsiye ederim.
Böylelikle demokrasimiz de çok dinamik oluyor hâliyle. Kıpır kıpır, alabildiğine hür ve heyecanlı bir basın hayatı yaşanıyor Türkiye'de. Gazetecilerimizi günün her ânında yüksek adrenalin üreterek çalıştırmayı başarıyoruz. Hukuk düzenimiz muazzam işliyor, özellikle Sulh Ceza Hâkimlikleri uygulamasıyla başlattığımız yeni hukuk paradigması, uluslararası hukuk ve akademik çevrelerinde takdir ve hayranlıkla izleniyor ve pek çok devlet ve bilim adamı yanıma gelip, ‘Bunu nasıl başardınız?' diye soruyorlar. Bunu başardık çünkü hukuka çok önem veriyor ve hukuku çok seviyoruz. Sevgiyle başardık arkadaşlar. Bakınız iş dünyamız da olağanüstü bir hareketlilik içinde. İşverenleri enerjik tutabilmek için döviz kurlarını oynak tutuyor, köklü ticarî ilişkiler içinde bulunduğumuz yakın komşularımızla siyasi ve askeri tartışmalara giriyor, gündemin sâkin olduğu zamanlarda ise vergi müfettişleri göndererek müteşebbislerin miskinliğe kapılmasını engelliyoruz. Böylece dinamik bir demokrasimiz olmuş oluyor ve konunun ayrıntılarını bilip uygulamak isteyenler, halkla ilişkiler büromuzdan gerekli broşürleri edinebilirler.
Halkın yüzde 49,9'unun desteğiyle buradayız. Niçin daha fazla değil diye sorulabilir. Daha fazlası da olabilirdi fakat özellikle istemedik zira nazar değebilirdi ve ayrıca demokrasimizi dinamik, hükümetimizi etkin, Parlamento'muzu itibarlı tutmak adına 49,9 mükemmel bir dengedir ve bunu AB üyesi diğer ülkelerin hâlâ uygulamaya koymamış olmasına doğrusu şaşıyorum.
Biz Türkiye'deki 13 yıllık uygulamalarımızda bir başka ilke daha imza attık ve ülkenin yüksek çıkarlarını gözetmek için halkımıza hür iradesiyle hangi partiyi hangi oranda desteklemesi gerektiği yolunda en doğru mesajı ulaştırmayı başardık. Özellikle son seçimde bu uygulamamız üstün randıman verdi. Sistemin sıkıntıya girdiği kritik zamanlarda, özellikle Parlamento içindeki stratejik müttefikimiz durumundaki politik bazı figürlerin devreye girerek hesabı düzeltmeleri son derece değerliydi. Kendilerine huzurlarınızda bir kere daha teşekkür ediyorum. Sistem burada şöyle işliyor. Size ters gibi görünen bir politik odağı stepne gibi yedekte tutup gözeterek kritik zamanlarda, sanki kendiliğindenmiş gibi yardımcı olmalarını sağlıyorsunuz. Bu uygulamanın teknik ayrıntıları şimdilik sizinle paylaşamayacağım için üzgünüm, çünkü ‘devlet sırrı' kapsamındadır ve devlet sırrına bulaşanların başına ne geldiğini herhalde duymuş olmalısınız!
Bu arada 3 milyar Euro için teşekkür ediyorum; aslında ihtiyacımız yoktu ama bir iyi niyet gösterisi olarak reddetmiyor ve kabul ediyorum. Biz bir Avrupa halkıyız ve Avrupalılar arasında böyle ufak meblağların lâfı olmaz.
Mülteciler konusunda ise elimizden geleni, ardımıza koymayacağımız tabiidir.