Darbe cuntasına eleman aranıyor

Ergenekon ve Balyoz davalarının bir şekilde düşürülüp, sanıklarına itibarları iade edildiği andan beri darbecilik, yürürlükteki kanunlara göre cürüm olmaktan çıktı.

Bu durumda darbe kavramı hukukumuzda şöyle bir kıvam kazanmış bulunuyor: Başarılı darbe, kendisine yeni bir meşruluk alanı oluşturur; beceremezsen üzülme, burası Türkiye; yırtarsın bir şekilde...

Mizah yapmıyorum. Bütün darbelerin babaannesi 27 Mayıs, anayasal düzeni yıkmış ve darbeyi yapan cunta, yargılanmak yerine onurlandırılmıştı. O günden beri bu memlekette ‘hukuk devleti' bir türlü diş tutmuyor; her denemede diş sıyırıp lâçkalaşıyor.

İşte yeni bir darbe teşebbüsü daha: “Fiili durum oluştu, gelin güzellikle adını koyalım” diyor arkadaşın biri. Nasıl olsa pratikte emsâli çok, içtihat oluştu yahu. O da şansını padişahlıkla hilafet karışımı başkanlıktan yana deniyor. Tutturabilirse bütün hukuk kurumlarının, ordunun, polis ve jandarmanın, bütünüyle bürokrasinin, merkez bankası yönetiminin reise bağlandığı yeni bir rejime geçeceğiz. Yukarda arz ettiğim darbe içtihatlarına göre haksız da değil; eli kuvvetli durumda. Getirilmek istenen yeni rejim şu anda zaten uygulanmakta. Demokrasiyi andırır yegâne durum, sizin şu satırları okuyabildiğiniz bazı medya kanallarının hâlâ çalışabiliyor olmasından ibaret. “He” derseniz, ondan da eser kalmayacak. CHP'nin tek partili yıllarındaki parti diktatörlüğünün itaatkâr basın düzenine döneceğiz.

Madem bu ülkede darbe yapma hürriyeti içtihada bağlanmış, siyasi bir realite haline gelmiştir; hâlâ itiraz edebiliyor olmak hakkımı kullanarak ben de Türkiye için yeni bir darbe geliştirmek üzere teklifimi oylarınıza sunuyorum.

Bu teklifi yaparken olanca cesaretimi toplamaya çalıştığımın, ülkem, halkım ve sevdiklerim açısından büyük risk altına girdiğimin farkındayım. Fedâ olsun.

Darbemizin maksadı, Türkiye'de bugüne kadar eli-yüzü düzgün bir tarzda hiç uygulanmamış demokratik hukuk devletini yeniden kurmaktır.

Darbe başarıya ulaştığında ilk iş olarak güçler ayrılığı ve dengesi gibi uzaydan gelmiş yeni bir anayasal durum oluşturulacaktır. Yasama faaliyeti, -ayıptır söylemesi- yürütmeden kesin hatlarla ayrılacak, vekiller dar bölge sistemiyle siyaset ağalarının sultasından kurtularak doğrudan seçmenlerine karşı sorumlu kılınacaktır.

İkinci adım daha tehlikeli: Hukuk devletini yeniden kurmak! İdarenin bütün işlemleri hukuk yargısına tabi kılınacak, hukukun bağımsız ve tarafsızlığı sağlanacak, tarafsızlığını kaybeden yargı mensupları, ömürlerinin kalan kısmını tarım sektöründe geçireceklerdir.

Darbeyle şimdiye kadar faydadan çok sıkıntı getirdiği anlaşılan Cumhurbaşkanlığı kurumuna son verecek, devleti, Meclis'in hükmî şahsiyeti temsil edecektir. Siyasi partiler yine olacak fakat mecliste grup kurmaları yasaklanacaktır. Meclis üyeleri, sadece anayasaya sadakat göstermekle yükümlüdür. Yeni düzende partiler esas oğlandan figüran statüsüne inerek birer fikir kulübü olarak çalışırlar.

Seçim barajı felan yoktur. Seçimden sonra on günde yeni hükümet kurulamazsa seçimler tazelenir; yeni seçime eski vekiller katılamaz. Yeni insanlara şans verilir.

Ordu, her görüşten vekillerin oluşturduğu Meclis Savunma Komisyonuna bağlanır. Diyanet ve din görevlisi kavramı mülgadır. Devlet din alanında bulunamaz, sadece fikir ve din hürriyetini sağlamakla sorumludur.

Uzatmayalım, anladınız. Tam teşekküllü demokrasi ne ise, işte onu getirme darbesidir bu. Madem yapanın yanına kâr kalıyor, ben de adam gibi Batılı bir demokrasi için darbe cuntasına katılacak elemanlar arıyorum.


Kaynak (Arşiv)