Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Türk entellijansiyası 'genelde din düşmanı' değil, tam tersine 'özelde İslam düşmanı' gibi görünüyor bana" cümlesindeki sahihliğin terbiye edilmiş bir ironi ile sarmaş dolaş arz-ı endam eylemesi dikkatimi çekti. Sahip olduğumuz "Türkiye tecrübesi", cümlenin genel hükmünü tasdik ediyor; bu ülkede, itinasız bir tabirle "aydın" diye nitelediğimiz "muteber"ler zümresinin mühim bir bölüğü "din dili"ni bilmek lüzumunu hissetmiyor.

Baştaki iktibas cümlesini elbette hatırladınız; iki gün önce bu sütunlarda Hilmi Yavuz Bey'in kaleme aldığı, "İslam, Ateizm ve Aydınlar" başlıklı yazısının anahtar hükmü, kanaatimce bu cümle idi. Şahin Alpay'ın "Türk aydınlarının hepsine değil; ama 'sol' kesiminde İslam konusundaki bilgisizliğin sebebi, herhalde özel olarak İslam'a değil, genel olarak dine karşı takınılan tavırlarda aramalı" fikrine Hilmi Yavuz'un -itirazdan ziyade- zeyl'i, Türk entellijansiyasının laikliği devletle sınırlı tutmak yerinde ferdi alana taşıması ve neticede bu kavram anarşisinden ateizme iltica ederek yakayı sıyırmaya kalkışması olarak özetlenebilir.

"Dinden ziyade İslam'a düşman olmak" tespiti kadar "İslam'dan ziyade dine karşı tavır almak" hükmü de zannımca doğru fakat eksik; bu nokta-i nazardan meseleye müdahil olmaklığımı herhalde "tarafeyn" olgunlukla karşılayacaktır. Sayın Yavuz'un tabiriyle Türk entellijansiyası dinden ziyade İslam'a muhalif çünkü kendisini etkili ve yetkili gördüğü toplumda İslam, onun "toplum mühendisliği"nden aldığı güçle tasarladığı projelerini fonksiyonsuz ve payandasız bırakan çok güçlü bir ortak unsurdur. Bu noktada entellijansiya İslam'ı zihni bir meydan okuma (challange) olarak kabul etmeye yanaşmaz, onu "tarih dışı, anakronik ve banal" bulur. Kendisini toplumun uzviyetine ait hissetmediği için kendisine munis görünmediği halde toplumun iştirak ettiği bir değerler silsilesini "zihni meydan okuma"dan ziyade vücudu ortadan kaldırılacak bir düşmanlık gösterisi gibi algılar. Kolera, şarbon veya sıtmadan farkı yoktur bu tehdidin; ahali cehalet eseriyle aşı yaptırmaktan kaçınırsa, sırf onların iyiliği için jandarma-polis marifetiyle zorla tedavi etmeyi iyilikten sayar.

İslam'a düşmandır; çünkü İslam, onun zihni konformizmini tehdit eden ilk tortudur; keza İslam'la birlikte o kendisini zihni konformizminden cüda kılacak her öğretiye de yan çizer. Hıristiyanlığa İslam'dan daha ziyade hürmet duyduğu aşikardır çünkü Hıristiyanlık -zahiren tenkit etseler de- fikren ve manen perestiş ettiği bütün üstadların inanç arkaplanını teşkil eder; şuuraltı, ona Hıristiyanlığı ilk tehdit halkası içinde algılanmaması gerektiğini fısıldar; Batılı hayat tarzı içinde Hıristiyanlığın ancak haftalık ritüellerle hatırlanan folklorik bir düzleme düşmesi ve belki de gereğinden fazla vicdani ve şahsi bir tercih meselesi haline getirilmesi onu rahatlatır. Bu rahatlama duygusu pek nadir birkaç istisna dışında "protestanlara zangoçluk" derekesine varmıştır. Entellijansiyamızın maruf vasfı mevcut dinlerden herhangi birine taraftar olup olmamak değildir; onda felsefi manada tutarlık, disiplin ve sadakat aramak da abes; peki içlerinden kaçı kemal mertebede ateist?

Hilmi Yavuz "bir kavram karmaşası ve sonuç: Ateizm!" derken bence ateizme haksızlık ediyor: Entellijansiyamızın bulunduğu veya erişeceği menzil ateizm olamaz. Çünkü ateizm hiç de konformist bir melce değildir ve entellijansiyamızın belki de bütün trajedisi "ateist bile olamamak"tan ibarettir. Bir kişinin iradi tercih ile muhtemel bütün zihni, felsefi ve ontolojik problemleri cesaretle göğüsleyerek ateizmde karar kılması, bana göre -tersinden de olsa- müthiş bir cesarettir. Ben sözü edilen zümrede bu kadar cesaret görmüyorum; keşke olaydı.

Onun gerçek farikası konformizmdir, belki de dirayetsizlik demeliydik; mükellefiyet fikrinden nefreti, standart sahibi olmakta gösterdiği fikri üşengeçlik, cinsine mahsus irsi bir karakter halinde taşıdığı cebanet, objesi ne olursa olsun bir şeye bağlanmak anlamında inanç fıkdanı ve entellektüel bir vazife kabilinden de olsa "din dili"ni öğrenmemekte gösterdiği tembellik onun bariz vasıflarını teşkil eder. Cehalete medhiye diye anlaşılmamalı; ama işte bu yüzdendir ki içimizdeki en cahilin imanı bile, bu titrek konformist tabiat karşısında bir haysiyet abidesi gibi duruyor ve ben kelimenin içini doldurarak ateizmi seçenlerin bile bu çerçevede kendilerini "bir kısım entellijansiya" meyanında sayılmaktan ötürü incineceklerini düşünüyorum.Yoksa düpedüz bir şahsiyet probleminden mi bahsetmeliydik?