Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Kor olur, badem gozlu olur." tabiri, sanki bu hal icin soylenmis gibidir; bir "68'lilik ruhu" edebiyatidir gidiyor ki duyan da sanki bunlari sahabe-i kiram'dan zanneder.

68'liler kusagi tabiri, ozellikle o yillarda baslica aktiviteleri sokaga dokulerek Amerikan emperyalizmini, NATO'yu, Vietnam harbini ve "fasizm"i protesto etmek olan sol tandansli gencler icin kullaniliyor; bu tabir, o yillarda yirmi yasini suren her delikanliyi ihata etmez, daraltilmis bir manasi vardir.

Bana gore 68'liler, o tarihten tam 60 sene oncesinde butun tezcanliklariyla, safdillilikleriyle, tecrubesizlikleriyle -ve tabii cahillikleriyle- evvela Rumeli daglarina, saniyen Istanbul kaldirimlarina dokulen "conturk" neslinin uzak torunlariydilar. Her halleriyle buyuk dedelerinin uzak benzerleriydiler. Kurtarmaya calistiklari toplumu tanimamak, islah etmeye kalkistiklari devleti bilmemek ve en hazini "elle gelen dugun-bayram" misdakinca dunyayi sarsan bir yeni dalgayi tam da zamaninda yakaladigini zannetmek gibi noktalarda sasilacak kadar birbirlerine benziyorlardi. Hala bazi tarih yazarlarinin "II. Mesrutiyet Inkilabi" gibi astari yuzunden fiyakali bir unvanla yad ettikleri o "ne oldum delisi" gunlerin hikayesini, bilahire "888'liler" kusagina mensup Osmanli'larin cogu buyuk bir sadakatle kaleme almislardir; ibretle okunsa sezadir. Aradan 60 koca sene gectikten sonra yeni bir "ittihatci" kusaginin ayni safiyet ve tecrubesizlikle sadece sokaga dokulup, sunu bunu tel'in ederek memleket kurtarabileceklerini zannetmeleri, cogu insanin "tarih tekerrurden ibarettir." hukmunun tembelligine iman etmesine yardimdan baska ise yaramadi. "888'liler", farkina bile varmadan "komsu cani" ile ayakta duran kirk kupun en altindaki kupu kurcaladilar ve enkazi altinda kaldilar; "68'liler"in romantizmi ise, devletin sert refleksi altinda tuzla-buz oldu.

Genc dedigin biraz romantik olur; bu, anlasilabilir bir seydir; ama ellili yaslarini surmekte olan, cogu torun-tosun sahibi bir kusagin "biz neydik be?" kasintisiyla ve "medyatik destek"le makyaj tazelemeye kalkismasi yakisiksiz kaciyor. Vakia o yillar, ozellikle sanayilesmis toplumlarda ve ozellikle "Bati"da, savas sonrasi refah toplumunun manen tatminsizlige surukledigi genclik kusaginin "protest" tepkilerine sahne oldu; bizim "68'liler", o gunlerde, neyi, kim adina ve nicin protesto ettiklerini bugun fikr-i selimle tahlil edebilecek selametten mahrum gorunuyorlar; o kusagin en populer isimleri, bugun is dunyasinin, medyanin, burokrasinin ve siyasetin hayli "comfortable" mevkiilerinde bulunuyorlar ve bulunduklari yer, otuz sene once ugruna dovusmeye kalkistiklari hedeflerle hic de mutenasip degildir.

Baska 68'liler de vardi; kirip-dokmediler, itinayla uzatilmis saclarina cicekler sokusturarak serbest ask ve passivizm melodileri mirildanarak gitar tingirdatmadilar, "Bati gencligi cumleten hapsiriyor, o halde bizim de cumleten nezle olmamizin vaktidir." deyip sorumluluklarindan siyrilmadilar; daha dengeli dusunuyorlardi, daha serinkanli tahlil yapabiliyorlardi, ustunde durduklari zemini daha iyi taniyorlar ve meselelere daha saglam bir nokta-i nazardan bakabiliyorlardi. Agirbasli idiler ve omuzlarinda memleket duruyordu. Mukafatlari "nisyan" oldu.

Yetmisli yillarda biz, "68'liler"in cehalet ve tecrubesizligi ile tutusturulmus berbat bir on sene yasadik. Bu on yilda -sag-sol tefrik etmeden soyluyorum- kaybedilmis butun gencliklerin vebalinde o "safdil" kusagin parmagi vardir. 68 kusagindan uc saf ve talihsiz delikanli daragacina gitti; 70'li yillar bes bine yakin delikanlinin kaniyla kirlendi. 68'lerde biz lise talebesiydik; olup-biteni goruyor, izliyor ve degerlendiriyorduk; 68'li agabeylerimizin altyapisi perisandi; bu hazin hakikati fark ettikse de akibeti degistiremedik. O mahut on sene, Turk toplumu icin -beseri kayiplar itibariyle- bir baska Sakarya Harbi, bir baska Canakkale cengi oldu. 12 Eylul sonrasinda kendimizi ibra etmek, eve ekmek goturmek ve o amansiz "nerede yanlis yaptik" sualiyle kendimizi sigaya cekmek kulfetleriyle bogusurken, "68'liler"in o trajik revizyon donemecinden singir-mingir gectiklerini fark edemedik bile. 70'li yillarin gencligi, Turkiye'nin kaybedilmis kusagidir; ama iclerinde -sagcisiyla, solcusuyla- su gulunc "68'lilik" edebiyatina benzer bir "mazi temizleme" romantizmine bulasan cikmadi. Maziyle hesaplastilar ve "simdiki zaman"inin gereklerine egildiler.


"68'liler"mis